Sürekli okurlarım iyi bilirler, ben "besinlerin bedenlerle konuştuğuna" inanırım.
Bana göre boğazımızdan geçen her şey genlerimizle konuşuyor. Bu sadece olumlu özellikleri ile değil olumsuz yanlarıyla da sürüp giden bir ilişki. Belki de böyle olduğu için bize yabancı yiyeceklerle "alerjik sorunlar"ın oluşma ihtimali biraz daha yüksek. Demem o ki ben bu nedenle "mangocu değil kavuncu", "kivici değil limoncu"yum. Tabiî ki bu yaklaşımım mango, kivi ve sağlığa faydalı olduğu bilinen daha pek çok besinin (altın çilek, brokoli) bize zararlı olabilecekleri anlamına filan gelmiyor. Onlar da faydalı besinler ama ben karnabahar varken brokoliden, kuru fasulye varken soya fasulyesinden, Beykoz cevizi varken Pekan cevizinden ek bir fayda beklemenin âlemi yok diye düşünüyorum. Yukarıdaki sorunun yanıtına gelince. Buyurun...
Kinoa niye tuttu?
Kinoa, Bolivya ve Peru'da, Ant Dağları'nın yamaçlarında yetişen bir tahıl türü. Şimdilerde Amerika'da da yaygın olarak üretiliyor.
Peki, ne oldu da kinoa bu kadar tuttu, sevildi, yaygınlaştı?
Nedeni şu: Kinoa çok güçlü ve özellikleri olan bir tahıl. Proteinden çok zengin. Ayrıca içerdiği protein de son derece kaliteli, neredeyse hayvansal proteinlere eşdeğer bir yapısı var.
Bu özelliği nedeniyle de özellikle hem veganlar hem de paleocular arasında kabul görüyor.