Modern tıp hayatımızda adeta bir devrim yapıp "Kanıta dayalı" tavrı ile karmaşık gibi görünen pek çok problemin ne olduğu ve nereden kaynaklandığını anlamamıza yardımcı oldu.
Sağladığı "teşhis/tedavi olanakları" sayesinde de hastalıklarımız eskisinden daha erken ve daha zahmetsiz teşhis ediliyor, tedavi alanında daha etkin sonuçlar alınıyor. Bunların hepsi doğru, ne var ki bu güzel fotoğrafın bir de gri ya da puslu yanı var.
Modern tıp her şeyi ölçüp biçme peşinde. Her şeyi, her sorunu,
her yakınmayı, kimyasal olarak analiz etme, matematiksel olarak
hesaplama gayretinde. Doğrusu da bu. Bilimsel olmak bunu
gerektiriyor. Ne var ki konu insan olduğunda bu yaklaşım her zaman
netice vermeyebiliyor. Netice vermediği gibi yanıltıcı bile
olabiliyor.
Çünkü pek çok sorun sadece fiziksel hastalıklardan kaynaklanmıyor.
Bedenen sapasağlamken de oranız, buranız ağrıma, çalışan
sistemlerinizin biri veya birçoğu bozulma sürecine girebiliyor.
Böyle olduğu için de sadece hastalıklarla ilgilenen ve yaklaşımında
"hasta değil, hastalık odaklı olmayı" sürdüren "hastayı değil,
hastalığı tedavi etme" kararını ısrarla sürdüren modern tıp sık sık
açmaza giriyor.
Açmazın nedeni şu: Sağlık sorunlarının en az dörtte üçü bedensel
değil, ruhsal kaynaklı. Özellikle yorgunluk, halsizlik, uyuşukluk,
uykusuzluk, şişkinlik, gaz, kramp, baş dönmeleri, iç çekilmeleri,
uyuşma, karıncalanma vb. sorunların çoğu "psikosomatik", yani ruhun
beden üzerinde oluşturduğu zorlamalarla ortaya çıkan şeyler.