Daha güçlü bir bedene sahip olmak ve hastalıklardan korunmak için
besin desteklerinden istifade edenlerin sayısı artıyor.
Bazıları omega-3 kapsülleri, CoQ10 haplarından, bazıları da B12
iğneleri, D vitamini ampulleri ya da damlalarından istifade etmenin
yolunu arıyor.
İşi biraz daha ileri götürüp kalsiyum, çinko, selenyum ve magnezyum
gibi minerallerden, biotin, kolin, folik asit ve C vitamini ve
benzeri desteklerden, ginseng, rhodiola veya silimarin içeren
bitkisel ürünlerden faydalananlar da var.
En yaygın kullanılan destek ise -bütün dünyada olduğu gibi- bizde
de omega-3 kapsül ve şurupları.
Kimi keten tohumu yağı içeren bitkisel omega-3’lerden, kimi de
balık yağı, krill yağı, havyar yağı kaynaklı omega-3’lerden
faydalanmaya çalışıyor.
Böyle olunca da besin destekleri konusunda sık karşılaştığımız
soruların başında “omega-3 soruları” geliyor. İşte o sorulardan
bazıları ve yanıtlarımız...
BİTKİSEL OMEGA-3 MÜ, HAYVANSAL OMEGA-3 MÜ?
Bitkisel omega-3’lerden bedenimiz yararlanamıyor. Alfa linolenik
asidin bedenimizde EPA ve DHA’ya dönüşmesi gerekiyor. Dönüşüm oranı
ise çok düşük, EPA’da yüzde 5-7’yi, DHA’da yüzde 1-3’ü geçmiyor.
Dolayısıyla hayvansal omegalara, yani balık, krill, havyar yağı
omegalarına öncelik vermeniz daha doğru olur.
HANGi HAYVANSAL OMEGA?
Balık yağı omegası trigliserid formunda. Krill ve havyar omegası
ise fosfolipid yapısında. Balık yağı omegası suda erimiyor. Krill
ve havyar omegaları eriyor. Bu fark da havyar ve krill omegalarının
balık yağı omegasına oranla bağırsaklardan daha kolay emilebildiği,
hücrelere daha kolay girebildiği daha az reflüye ve şişkinliğe yol
açtığı anlamına geliyor. Yani biyolojik yarar dikkate alındığında
önceliği havyar ya da krill omegalarına vermek daha akılcı.
OMEGA-3’Ü BALIKTAN MI HAPLARDAN MI ALMAK DAHA İYİ?
Sadece omega-3’ü değil, her biyolojik maddeyi mümkünse doğal
kaynağından temin etmek en doğrusu. C vitaminini portakal,
mandalinadan, betakaroteni havuçtan, likopeni domatesten kazanmak
en akılcısı. Bu durumda sorunun cevabı açık ve net: Omega-3’ü balık
yağı yerine balıktan, krill yağı yerine karidesten, havyar yağı
yerine havyarın kendisinden temin etmek en mantıklı olanı. Ama
güvenli ve omega-3’ten zengin balık bulabilirseniz, karidese,
havyara paranız yeterse!
SABAH MI AKŞAM MI YUTMALI?
Balığı sabah kahvaltıda da yiyenler var (İsveç, Norveç, Danimarka
mutfakları), öğlen veya akşam yemeğinde tercih edenler de (Akdeniz
mutfağı). Dolayısıyla omega-3 desteklerini de sabah veya akşam
almanız arasında ciddi bir farklılık söz konusu olmaz. Üreticiler
sabah almanızı öneriyorlar. Ben de onlara uyuyor, omega-3 hapımı
sabah kahvaltısının sonrasında yutuyorum.
AKŞAM YEMEĞİNDEN SONRA MI YATARKEN Mİ ALALIM?
Yeni bir omega-3 efsanesi de şu: “Kilo almak istemiyorsanız omega-3
haplarını gece yatağa girerken yutun!” Son günlerde işittiğim en
saçma sağlık efsanelerinden biri bu olmalı diye düşünüp bu
saçmalıktan sizin de haberdar olmanızı istedim. Bu bilgi değil,
tevatür! Sakın yatağa omega-3 alıp girmeyin. Balık omegası
yutuyorsanız bu yanlış size mide reflüsü ile geri dönebilir
aklınızda olsun.
KİLO ALDIRIR MI?
Omega-3 destekleri zannedilenin aksine kilo aldırmaz, kilo
vermenize yardımcı olur. Özellikle karın bölgesinde biriken
yağların azaltılmasında omega-3’ten zengin bir bedene sahip olmanın
etkisi birçok araştırmada gösterildi. Ayrıca yeni bir çalışma
“Molecular and scell biology of lipids/BBA” dergisinde yayınlandı.
Bu çalışmada görüldü ki özellikle obez kadınlarda omega-3 desteği
hem yağ birikimine bağlı iltihaplanmayı baskılıyor, hem de yağ
kaybını hızlandırıyor.