Sarımsak deyip geçmeyin, kokusu azıcık ağır diye onu lütfen hor görmeyin. Daha da önemlisi bu mükemmel lezzeti mutfağınızdan hiç ama hiç eksik etmeyin. Çünkü beslenme uzmanları da, biz beslenmeye gönül vermiş doktorlar da onun ne kadar önemli bir doğal sağlık destekçisi olduğunu çok iyi biliyor, sizin de bilmenizi istiyoruz.
Sarımsak sadece bir lezzet öğesi değil, aynı zamanda bir doğal
eczane gibidir. İçindeki olağanüstü doğal kimyasallar sayesinde
tansiyonu düşürür, trigliserid ve kolesterolü dengeler, kan
şekerinizi makul hudutlar içinde tutmanıza yardım eder.
Bitmedi, sarımsağın başka marifetleri de var. Yüzyıllardır
mikroplara karşı ne kadar güçlü bir savunma bariyeri oluşturduğu da
iyi bilinir ve belki de bu nedenle halk arasında ona "Rus
antibiyotiği" adı verilir.
Diğer taraftan kansere karşı da güçlü bir bağışıklık sağlar.
Peki, bu mükemmel doğal destekten en doğru faydalanma yolu
hangisidir? Onu pişirip de mi çiğ mi yiyelim? Ezip dövüp hırpalayıp
mı, yoksa bütün mü yutalım?
Yağ veya alkol içinde bekleterek mi (Ukraynalılar böyle yapıyor)
kurutulmuş özütünü çiğneyerek mi ya da eczanede satılan kapsül ya
da tabletlerini yutarak mı ondan istifade edelim?
Uzmanlar diyor ki: Sarımsağı mümkün olduğu kadar doğal haliyle,
pişirmeden, taze taze yiyin. Yemeklerinize değil, salatalarınıza,
cacığınıza ezilmiş halini sık sık ilave edin.