Son yıllarda aynı dertten muzdarip olanların arasına okul
çocukları bile girmeye başladı. Onlarınki farklı bir neden: Taşımak
zorunda kaldıkları kocaman ve ağır çantaları.
Yetişkinlerdeki sebepler ise oldukça değişken: Bazıları uyku
sorunları, tercih ettikleri kötü yastık ve yataklar, bazıları ofis
ve ev çalışmalarında yaptıkları ortopedik duruş hataları, bazıları
da stres faktörü nedeniyle sırt ağrılarından yakınıyor.
Ama anlaşılan o ki psikolojik faktörler, en yaygın sebep.
Özellikle gergin, çekingen, alıngan, hislerini çok kolay ifade
edemeyen, mükemmeliyetçi, streslerini yönetmede zorlanan, kendiyle,
işiyle, çevresiyle yarışan kişilerde sırt ağrılarının daha sık
görüldüğü kesin.
Bu kişilerde ağrılar “psikosomatik” bir sorun şeklinde ortaya
çıkıyor ve ne yazık ki bilinen basit, sıradan ağrı kesicilere, kas
gevşeticilere filan da cevap vermiyor.
Çözüm kaslara spazm yaptıran o duygusal veya ruhsal ağırlığı sırt
kasları ve kemiklerinin üzerinden kaldırmaktan geçiyor.
Mühim bir diğer neden de depresyon. Çoğu depresyonlu, sırt
ağrılarından da yakınıyor. Hatta bazılarında giderek şiddetlenen ve
çok sık tekrarlayan sırt ağrıları soruna işaret eden ilk şikâyet
bile olabiliyor.
“Peki ne yapmalı?” sorusuna yanıt arıyorsanız yandaki kutuya bir
göz atmanızda fayda var derim.
İYİ
BİLGİ
Sırt ağrılarına ilaçsız çözümler
* Uyku sorunlarınız varsa çözmeye çalışın. Doğal uyku
desteklerinden (melotonin, valeryan, passiflora, melisa)
yararlanın.
* Düzenli magnezyum desteğinin (günde 200-300 mg magnezyum glisinat
veya sitrat) de işe yarayabileceğini gösteren gözlemler var.
* Egzersizden faydalanmayı düşünün. Özellikle sırt kaslarını
gevşeten, dengeleyen ve çalıştıran egzersizler işe
yarayabiliyor.
* Pilates iyi bir çözüm olabilir, tabii ki tecrübeli bir uzmandan
yardım almak koşuluyla.
* Yoga ve meditasyon çalışmalarının da işe yarayabileceğini
gösteren güvenilir veriler var.
* Kaliteli magnezyum yağlarından da yararlanmayı düşünün.
OKUR
SORUSU
Rahim ağzı kanserinin nedeni erkeklerin dikkatsizliği
olabilir mi?
Rahim ağzı kanserleri kadınların mühim dertlerinden, önemli sağlık
düşmanlarından biri. Bilinen en etkili faktörün de “İnsan Papilloma
Virüsleri” olduğu biliniyor.
Bu grup virüslerin bulaşma yolu cinsel ilişkilerle oluyor. Bununla
birlikte “Problem erkeğin yetersiz hijyeni ile ilişkili mi?”
sorusunun cevabı henüz net verilebilmiş değil.
Çünkü bazı araştırmalar problemin “kötü hijyen”den ziyade cinsel
ilişki sırasında oluşan ufak zedelenmelerle virüsün veya
enfeksiyonun kan yoluyla bulaşmasından da gelişebileceğini
gösteriyor.
BİR
NOT
Patron sadece siz misiniz?
Bedeninizde olan biten her şeye, gelişen her sürece siz karar
vermezsiniz. Her şeyi siz belirlemez ve de yönetemezsiniz. Bilin ki
başka bir ortağınız daha var: OTONOM (yani özgür) SİNİR
SİSTEMİ!
Kalbinizin herhangi bir anda hızlı mı, yavaş mı çalışacağına siz
değil, o karar verir. İsterse siz yatakta sırtüstü uzanırken
kalbinizi uzun bir maraton koşucusunun kalp hızına aniden
yükseltiverir.
Ter bezlerinizin ne kadar ter salgılayacağına, tükürük bezlerinizin
sizi kupkuru bir damakla mı, yoksa salya-sümük bir halde mi
bırakacağına da o özgür yani “otonom” sistem (!) karar verir.
Limon görünce ağzınızın suyunu akıtan, korkunca kalbinizi iki kat
hıza çıkaran, sinirlenince midenizi kaskatı yapan da yine o
sistemdir.
Peki o sistem hastalanınca daha doğrusu arızalanınca ne olur? Yanıt
çok! Çarpıntılar, el-avuç, koltukaltı terlemeleri, bağırsak
spazmları, mide ağrıları, reflü atakları, cilt kızarma ve
kaşıntıları...
KISA
BİLGİ
Baş ağrınızın nedeni glüten olmasın?
Glütenden zarar gören sadece bağırsaklar mı? Çölyak hastaları ya da
glüten hassasiyeti olanlar sadece hazım sistemiyle ilişkili
sorunlar mı yaşar? Hayır!
Özellikle glüten hassasiyetinde kas güçsüzlüğü, denge sorunları,
eklem ve kas ağrıları, ödem, kronik bir yorgunluk hali, iştah
sapmaları, tatlı krizleri gibi atipik işaretlere de
rastlanabiliyor.
İşte bu yüzden nedeni anlaşılamayan kronik sağlık sorunu olanlarda
(baş ağrıları, yorgunluk, eklem-kas ağrıları, ödem) glüten
hassasiyeti olup olmadığını da araştırmakta fayda var.
AKLINIZDA OLSUN
Mutluluğun sırrı biraz da sağlıklı bağırsaklarda
gizli
“Mutluluk=Dopamin” ve de “Mutluluk=Serotonin” şeklinde formüle
edemesek de bize kendimizi daha iyi hissettiren, dolayısıyla
mutluluk hissi veren doğal moleküllerin en başında dopamin ve
serotonin var.
Bedenimizdeki toplam dopaminin yarısını beynimiz kalan yarısını da
bağırsaklarımız üretiyor. Serotonin üretiminin ise yüzde 70’inin
bağırsaklarda gerçekleştirilip dolaşıma verildiği biliniyor.
Bu durumda mutluluğun sırrı bağırsaklarda gizli olmasa da bu pek de
ciddiye alınmayan organımızın mutluluğumuzun mühim ortaklarından
biri olduğu kesin.
İşte bu nedenle bağırsak deyip geçmeyin, gaz, şişkinlik,
hazımsızlık ya da kabızlığı önemseyin. Hele hele bağırsakların ev
sahipliği yaptığı sayıları 100 trilyonu bulan probiyotik bakteri
gücünü çok ama çok ciddiye alın.