Kilo sorununun matematiksel bir boyutunun olduğu doğrudur. İhtiyacınızdan fazla kalori alır (fazla yer, içer) ve bu fazla kalorileri yakmayı (yani hareket etmeyi, egzersiz yapmayı) unutursanız o kalorilerin kısa bir süre sonra yağa (yani trigliseride) dönüştürülerek yedek enerji şeklinde bedeninizin bir yerlerinde depo edileceği de kesindir.
Fazladan kazandığınız o kalorilerin toplamı 7 bin-7 bin 500’ü
bulduğunda otomatikman 1 kilo yağ depolarsınız. Bu basit
matematiksel bilgiden hareket edilerek kilo sorununun çözümü de
matematiksel yaklaşımla başarılmaya çalışılmış.
Kalori açığı yaratılarak (yani ya çok az gıda tüketilerek ya da
aşırı egzersiz yapılarak) fazla yağlardan kurtulmak hedeflenmiş.
Çözüm için ya yenilip içilenler azaltılmış (diyet) ya da yapılanlar
artırılmış (egzersiz)! Bazen de ikisi birden devreye sokulmuş (ki
doğrusu budur).
Ama yine de problem çoğu zaman maalesef çözümlenememiş. “Peki,
neden?” diyorsanız buyurun...
Matematik tek başına yetmiyor
Kilo sorununa sadece matematiksel
yaklaşmak yani giren ve çıkan kalorileri sayarak adeta bir trafik
polisi gibi davranmak kalıcı çözüm için yeterli olmuyor.
Daha da mühimi süreci sadece matematiğe havale ettiğinizde bin bir
zahmetle verilen onca kilo maalesef fazlasıyla geri alınıyor.
Peki, sorun ne? Sorun problemin yalnızca matematiksel boyutunu
görmemizde. Problemin metabolik ve psikolojik yönlerini yok
saymamızda.
İsterseniz biraz daha detaya girelim, aşağıdaki kutuya dikkatle bir
göz atalım.
Kilo problemine üçlü çözüm şart