Muazzam boyutlara varan yeni bir medya kavramı ve aynı zamanda enteresan bir sağlık sabotajcısı ile karşı karşıyayız: SOSYAL MEDYA!
Sadece aktif Facebook kullanıcılarının sayısı 250 milyon
sınırını zorluyor. Listeye Instagram’ı, Pinterest’i, Google ve
Yahoo’yu da ekler, üstüne bir de Twitter fenomenini ilave ederseniz
rakam 1 milyarı zorluyor. Son 6 aydır ben de Instagram kullanıcısı
oldum. Instagram sayfamla meşguliyetimi sanırım biraz abartmışım.
Eşim Mihriban’ın uyarılarını dikkate alınca da günde en az 20-30
defa cep telefonumla meşgul olduğumu fark ettim! Sosyal medyanın
sadece bir “ZAMAN HIRSIZI” olduğunu da zannetmeyin. Sağlığımız için
de ciddi bir tehdit. Sadece bedensel ve ruhsal sağlığımız için
değil, sosyal ve moral sağlık için de mühim bir problem. SOSYAL
MEDYA’nın verebileceği sağlık zararlarından bir kısmını yandaki
aşağıda özetledim. SOSYAL MEDTA DETOKSU meselesini ise gelecek
haftaya bıraktım.
İLK 4: UYKUYU BOZUYOR
Mobil telefon veya bilgisayar ekranları, beynimize yolladığı mavi ışık uyarıları nedeniyle uykumuzun canına okuyor. Uykuya dalmayı geciktiriyor, derin uyku fazlarını sabote ediyor.
Beyin kimyasında yaptığı değişikliklerle karbonhidrat tüketimini, özellikle şekerli yiyecek ve içeceklerin kullanımını özendiriyor, kilo kontrolünü bozabiliyor.
Dikkat dağınıklığı ve konsantrasyon zorlanmalarının en önemli nedenlerinden biri yine bu sosyal medya. Herkes her şeyden haberdar olmak, her konuda fikir üretip ve bunları ifade etmek; sevgisini, öfkesini, kızgınlığını, hayallerini sosyal medya ile anlatmak derdinde. Neticede beynin “art yükü” artıyor. Bu da odaklanmayı, hatta hatırlamayı zorlaştırabiliyor.
Sosyalleşmenin ana omurgasını oluşturan “yüz yüze sohbetler”,
sesle, sözle, elle oluşan samimi ve içten temasların kaybı
“yalnızlaşma” ve “depresif yapılanmayı” körükleyebiliyor.