Her gün düzenli su içmenin cildi nemlendirdiği ve genç tuttuğu söyleniyor. Ama uzun süre su tüketmenin derinin nem tutma oranını azalttığını gösteren bulgular da var.
İpeksi bir yumuşaklığa sahip, nemli, pürüzsüz, ışıl ışıl bir cilde sahip olmayı kim
istemez?
Ne var ki bu 60’ından sonra da gerçekleştirilebilecek bir hedef
olarak görülmüyor. Cildimiz de zamanın yıpratıcı etkisinden
nasibini alıp yaşımız ilerledikçe pörsümeye, kırışmaya, sarkmaya
mahkûm bir doku haline geliyor.
Peki, hiç olmazsa bu kötü gidişi yavaşlatmak mümkün mü? Muhtemelen
evet.
Özellikle güneşin yıpratıcı etkilerinden, sigaranın toksik
zararlarından, kalitesiz kremlerin zehirleyici temaslarından
yeterince koruyabildiğiniz, vitaminlerle (bilhassa E ve C
vitamini), minerallerle (özellikle çinko), antioksidanlarla
(öncelikle alfa lipoik asit, CoQ10, likopen ve kateşinler) akıllıca
beslediğiniz takdirde cildiniz uzun süre (gençlikteki kadar olmasa
bile) sağlıklı kalabiliyor.
Peki ya her gün düzenli su içmek, hatta biraz fazla su içerek cildi
nemli ve genç tutmak mümkün mü?
Genel kanaat düzenli su içmenin cildi nemlendirdiği ve desteklediği
yönünde olsa da farklı sonuçlar da var.
Mesela İsrail’de yapılan bir çalışmada (Hebrew Üniversitesi) uzun
süre su tüketmenin derinin nem tutma oranını azalttığını gösteren
bulgulara ulaşılmış.
Özeti şu: Su içmek söz konusu olduğunda da fazlasından ve azından
kaçınmak, makul bir çizgiyi tutturmak en doğru olanı.
Potasyum deposu besinler hangileri?
Günlük potasyum ihtiyacımız 3000 mg.
1 orta boy muzda 450 mg potasyum var.
1 orta boy şeftali ile iki orta boy kayısı 200 mg, 1 orta boy
patates 300 mg potasyum içeriyor.
Yoğurt da harika bir potasyum kaynağı.
Büyük bir günah: Tek yönlü beslenmek