Üzüm çekirdeği çok güçlü bir antioksidan. Mükemmel bir
damar dostu. Damar yaşlanmasının etkili frenlerinden biri. Bu
sayede kalp krizi ve felç olasılığını önemli ölçüde azaltıyor.
Ayrıca mükemmel bir cilt dostu. Kolajen üretimini destekliyor, cilt
yaşlanmasına karşı da adeta bir el freni görevi üstleniyor.
Zerdeçala gelince... Onun marifetlerini sanırım hepimiz çoktan
öğrendik. Özellikle iltihap baskılayıcı gücünün farkına çoktan
vardık. Damar dostu, bellek destekleyici ve eklem yaşlanmasını
engelleyici güçlerini de çoktan öğrendik.
Peki ne yapmalı?
Aktara gidip taze üzüm çekirdeği ve zerdeçal alıp evde üzüm
çekirdeği ve zerdeçal tozu üretmeli (blender veya kahve değirmeni
işinize yarayabilir). Yarım bardak yoğurda bir çay kaşığı üzüm
çekirdeği, bir tatlı kaşığı toz zerdeçal ve bir tutam karabiber
ilave edip üzerine bir çay kaşığı kadar sızma zeytinyağı ilave
ettikten sonra karıştırıp her gün afiyetle yemeli.
Uzamış keder hasta eder
Hepimiz can sıkıcı sorunlar, üzücü problemler, kayıplarla
karşılaşabiliyoruz. Bu süreçler ruhsal dünyamıza “keder” duygusu
olarak yansıyor.
Keder bir ölçüye kadar normal, beklenen, olması gereken bir duygu.
Dozu abartılmazsa faydalı yanlarının olduğu bile söylenebilir.
“Dozunda keder”, kaybınızı kabullenmenize, kayba ilişkin yeni
stratejiler, olumlu düşünceler geliştirmenize yardımcı olabildiği
gibi size sevdiğiniz kişiye bir “veda fırsatı” da veriyor.
“Dozu kaçırılmış keder”in ise can sıkıcı, hatta hasta edebilen
sonuçları var. Uzamış kederin fiziksel yansımaları (baş ağrısı,
yorgunluk, mide, bağırsak spazmları, kalp çarpıntıları), uyku
düzeninde oluşturduğu bozulmalar, bağışıklık sistemine yaptığı
baskılar bir süre sonra size hastalık şeklinde dönebiliyor.
Ayrıca kederle baş etmek isteyenlerin gereksiz yere ilaca sarılma,
hatta alkol gibi toksik maddelere yönelme eğilimleri de var.
Özeti şudur: Kederin 3 aya kadar olanı hoş görülebilir ama yoğun
keder süreci 6 ay veya daha fazla devam ederse bir ruh sağlığı
uzmanından yardım almak lazım.
Böbreğimde kist var, ne yapayım?
Böbrek kistleri, 50 yaş sonrasında görülen yaygın sorunlardan
biri. O kadar yaygın ki, 50 yaşı geçenlerin en az yarısında bir
veya daha fazla kist tespit edilebiliyor. Ultrasonografik
incelemelerin yaygınlaşması bu kistlerin tanımlanmasını da
kolaylaştırdı. Ne var ki ultrason raporunda “Böbreğinizde kist var”
uyarısını gören herkes -doğal olarak- telaşlanıyor. Oysa bu
kistlerin büyük bir bölümü iyi huylu oluşumlar.
Eğer çok büyük değilse, çevre organlara baskı yapmıyorsa sadece
izlemekle yetinmek htercih ediliyor. Nadiren de çevreye yaptığı
baskıyı azaltmak için iğne yardımıyla boşaltılıyor.
D vitamini kasları güçlendirir mi
Eğer D vitamini seviyeleriniz 50’nin altındaysa eksiğinizi
tamamlamanız halinde kaslarınızın size teşekkür edeceğinden emin
olun. Zira elimizde D vitamininin kas güçlendirici etkilerini
gösteren tonla yayın var.
İster egzersiz yapan, kas güçlendirmeye hevesli biri olun, ister
kas zayıflıklarından yakınan yaşlı bir sağlıklı yaşam heveslisi,
fark etmiyor; D vitamini takviyesi kaslarınızın gücüne güç
ekliyor.
Yeni bir hatırlatma daha yapalım: Laboratuvar kâğıtlarında
gördüğünüz D vitamini seviyeleri olabilecek en düşük rakamları
gösterir. Yani 20-40 arası değerler sağlıklı insana yetmez. Bu
değerler sizi sadece raşitizmden koruyabilir. Sağlıklı ve güvenli
değerler 50-80 aralığıdır.
C vitamini takviyesi alalım mı
Yeteri kadar sebze-meyve yiyen sağlıklı bir yetişkinin mutlaka
her gün bir adet C vitamini takviyesi yutması gerekmez.
Günde 4-5 porsiyon taze sebze, 1-2 porsiyon meyve tüketiyorsanız
200-300 mg civarında C vitaminini -muhtemelen- bedeninize
kazandırabilirsiniz.
Yok eğer C vitamini mucizesinden daha fazla faydalanayım diyorsanız
ya da sebze-meyveye biraz mesafeli duruyorsanız her gün 300-500 mg
ilave takviye de kullanmanıza “hayır” demeyiz.
C vitamininin pek çok marifeti var. Onları yandaki kutuda
bulacaksınız.
Şimdilik şu bilgiyi de bir kenara not edin: Her gün 1 gram ve daha
fazla dozda C vitamini kullanmayı düşünüyorsanız doktorunuzdan izin
almanızda fayda var.
C vitamininin 5 mühim faydası
◊ Bağışıklığınızı güçlendirip sizi enfeksiyonlardan koruyor.
◊ Enerjinizi artırarak kendinizi daha iyi hissetmenizi
sağlıyor.
◊ Kolajen oluşumunu artırıp hiyalüronidaz enzimini baskılayarak bağ
dokusunu koruyor, cilt yaşlanmasını geciktiriyor.
◊ Kanser hücrelerinde “programlanmış ölüm” sürecini
hızlandırıyor.
◊ Kemikte kalsiyum biriktirici, dolayısıyla kemiği güçlendirici
etkisi de var.
C vitamini böbrek taşı yapar mı
C vitamini parçalandığında oksalata dönüşüyor. Bu nedenle de oksalat tipi böbrek taşlarının oluşumunu kolaylaştırabileceği ileri sürülüyor. Ancak araştırmalar bu bilgiyi doğrulamıyor. Kısacası C vitamini takviyesinin böbrek taşı yapabileceği düşüncesi doğru değil.
Kemik için magnezyum mu kalsiyum mu
Çoğumuz kemik sağlığının tek belirleyicisinin “kalsiyum” olduğu
fikrine takılmış durumdayız. Ne var ki magnezyum da kemik gelişimi
ve sağlığı için en az kalsiyum kadar mühim bir mineral.
Ayrıca süt ürünlerinin içinde yeteri kadar magnezyum da yok. Bu
nedenle kemik erimesi sürecinde olanlara sadece “yoğurt ve peyniri
daha fazla yiyin, kalsiyum zengini sebzelere, mesela lahanaya
ağırlık verin” demek yeterli olmuyor.
Onlara magnezyum zengini kuruyemişleri (ceviz), eti, bakliyat grubu
besinleri de tavsiye etmek lazım.
Ayrıca birine kemiklere katkı için ilave kalsiyum vermek
gerekiyorsa yanına magnezyumu da eklemekte fayda var.
Sadece bu ikili de işi çözmeye yetmiyor. Bedene daha fazla D
vitamini, K vitamini de kazandırmanız gerekiyor.