Fazla yağ birikiminin sonuçları yalnızca fiziksel görünümde sorunlarla sınırlı kalsa neyse. Bedendeki yağ miktarı arttıkça devreye artan kiloların getirdiği mekanik yüklenme problemleri (yani diz ağrıları, bel ağrıları) ve metabolik kilitlenme de giriveriyor. Hele bir de o fazla yağlar göbek-karın-kalça bölgesinde birikmişse işler daha da karışıyor. Çünkü bu bölgede biriken yağlar iltihabi süreçleri tetikleyip şeker hastalığını, hipertansiyonu, damar sertliği dahil pek çok hastalığı da davet edebiliyor. “Peki, neden bazıları diğerlerinden daha fazla yağ biriktiriyor?” diyorsanız buyurun.
Sağlıklı çözüm: Beslenme ve egzersiz dengelenecek
İnsülin patlamalarıyla mücadelenin
tek yolu asla karbonhidratlardan kaçıp proteinlere yüklenmek, yani
yağmurdan kaçarken doluya yakalanmak değil. Burada da makulü
aramamız lazım.
O makul çözüm de protein kazanımını biraz artırmak ve daha çok
aktivite yaparak kasları adeta birer insülin süpürgesi ya da
süngeri haline getirmekten ibarettir.
Yağlarınızı gerçekten ve risksiz bir şekilde yakmak istiyorsanız
sadece kalorilerinizi sınırlamayla ya da bedeninize habire protein
pompalamayla uğraşmayın. Süreci doktorlara, diyetisyenlere,
haplara, çöplere, ilaçlara havale etmeye de kalkmayın. Yaşam tarzı
seçimlerinize günde 7 bin 500-10 bin adımı eklemeniz kesinlikle
yeterli olacaktır.
Tek suçlu insülin mi?
Fazla yağ biriktirmenin tek
sorumlusu tabii ki insülin değil. Çok sayıda farklı hormon (leptin,
glukagon, ghrelin) ve çok farklı metabolik süreçler de devrede
olabiliyor ama uzmanların ortak fikri şu:
Yağ yakmada anahtar rolü insülin oynuyor. Zaten bu nedenle de temel
hedef insülini yükseltmeyen hormonal bir ortam yaratmak, bedendeki
insülin seviyelerini minimumda tutmak, yani kan şeker ayarını daha
az insülinle temin etmeye çalışıp insülini tahrik eden besinlerden
uzaklaşarak daha çok aktiviteyle kasları insülin süpürgesi haline
getirmek oluyor.
Kısacası karbonhidratlarla ve tabii ki özellikle şekerle ruh ikizi
gibi çalışan insülini karbonhidratlardan uzaklaştırmak,
insülin-karbonhidrat samimiyetini sınırlamak temel hedef
olmalı.
Bilindiği gibi protein ve yağdan zengin beslenmediğiniz ve
karbonhidrat seçimlerinizi düşük karbonhidrat oranlı, şekeri
sınırlı, posası bol sebzelerden ve bakliyattan seçtiğinizde kanda
insülin patlamaları yaşanmıyor.
Buna karşılık seçimler şekerli içecekler, tatlılar, un ve nişasta
zengini gıdalardan yana yapılırsa kanda insülin hızla yükseliyor,
insülin şeker dengesi altüst oluyor ve doğal olarak da insülin
direnci tuzağına düşmek kolaylaşıyor.
Kısacası zaten proteinden zengin beslenme modasının bu kadar
yaygınlaşmasının da nedeni basitçe budur. Peki bu risksiz,
tehlikesiz bir yol mudur? Maalesef değil. Onun da kendine göre bazı
sorunları var, hatta “karanlık bir yüzü”nün olduğu bile
söylenebilir. Mesela mı? Lütfen aşağıdaki kutuyu dikkatle
okuyun.