Hızlı yiyenlerin yavaş yiyenlerden daha çok yağlandıklarını gösteren bulgulara güçlü bir kanıt daha eklendi.
İngiltere’de yapılan bir araştırmada yaklaşık 60 bin kişi incelendi ve yemeğini lokmaları iyice çiğneyerek yiyenlerin obeziteye yakalanma ihtimallerinin hızlı yiyenlere oranla %42 daha az olduğu belirlendi. Lokmaları uzun uzun çiğneyerek yeme süresini uzatmak tokluk hissinin beyne ulaşmasına kadar geçen yaklaşık yarım saatlik sürede daha kontrollü gıda tüketimi sağlıyor. Lokmaları iyice çiğnemenin hazmı da kolaylaştırdığı biliniyor. Tavsiyemiz şu: Prensip olarak her lokmayı en az on kez çiğneyin, tercihen de çiğneme sayısını yirminin üzerine çıkarmaya gayret edin.
DURMA, DÜŞME, ÜŞÜTME, ÜZÜLME…
- Bizim “iyi yaşlanma” konusunda değişmez bazı tavsiyelerimiz var. Bunları bazen mottolar ile bazen de sözcüklerle özetlemeye çalışırız. Mesela egzersiz yapmanın önemini bildiğimiz için “DURMAYIN” deriz. Yaşlılarda düşmenin oluşturacağı ağır sorunlardan korktuğumuz için “DÜŞMEYİN” diye tavsiye ederiz. Basit bir gribin yaşlı bedenlerde bir zatürre depremine dönüşebileceğini bildiğimiz için de “ÜŞÜTMEYİN” uyarısında bulunuruz. Bugünden itibaren bu “DURMA, DÜŞME, ÜŞÜTME” üçlüsüne yeni bir sözcük daha ekliyoruz: ÜZÜLME! Muradımız şu: Daha huzurlu bir yaşlılık yolculuğu için her şeyi kafanıza takmamanız gerekiyor. Peki tavsiyelerimizde neden hep egzersiz ilk sırayı alıyor? Neden bir değil, birden çok. İlk 10’da da şunlar var: Düzenli egzersiz,
(Not: “Listede beslenme neden yok hocam?” diye soranlara yanıtım şu olacak: Yaş elliyi geçince can boğazdan gelmez, gider de ondan!)
PROBİYOTİK DESTEKLER NEDEN ÇOK SATIYOR?
- Son birkaç yılda eczane rafları probiyotik ürünlerle doldu. Sürpriz de değil. Biz probiyotik fakiri olmaya devam ettikçe üretici firmalar yeni probiyotik takviyesi üretecekler. Peki probiyotik eksikliği meselesi neden bu kadar önemli? İlk on neden şunlar olmalı: Probiyotikler,