Size önemli bir tavsiyem var: Yaşınız 40’ı geçtiyse “yeme-içme”
konusundaki tercihlerinize “yeni bir ayar” getirin. Özellikle 50’li
yaşları çoktaaan devirdiyseniz “can boğazdan gelmez, gider!” deyip
gıda tüketiminizde yüzde 20 civarında bir kısıtlamaya gidin.
Sonraki her 10 yılda bir de bu miktarı biraz daha azaltıp yaşlanma
yolculuğuna sağlık, zindelik ve hafiflikle devam edin.
Çünkü “daha uzun ve sağlıklı bir ömrün sırları”ndan henüz sadece
biri net olarak kanıtlanmış durumda. O sır da şu: Az yiyenlerin
“iyi hayat” şansları daha fazla.
Yaş ilerledikçe daha az gıda tüketmenin ömrü niçin ve nasıl
uzattığı konusundaki araştırmalar devam ediyor ama yine de elde
bazı net veriler var:
Mesela az yemenin daha az “atık madde üretimi” ve daha az
“paslandırıcı serbest radikal oluşumu” anlamına geldiği anlaşıldı.
Ayrıca kalori kısıtlamasının insülin sinyal yollarını (IGF-1
geçidini) etkilediği de belirlendi.
Diğer taraftan gıda tüketiminiz azaldıkça kandaki insülin
seviyeleri de azalıyor, ne kadar az insülin o kadar güzel,
sağlıklı, keyifli ve uzun bir ömür anlamına geliyor.
İnsülin fazlalığı önemli bir tehdit
İnsülin metabolik süreçlerde tek belirleyici değil ama çok mühim
bir madde. İnsülinsiz olmuyor. Fazlası da sorun yaratıyor. İdeali,
açlık kanındaki insülin seviyelerini 2-5 aralığında tutmak. Açlıkta
8’in, toklukta 40’ların üstüne çıkmasına müsaade etmemek.
Bunun da iki basit yolu var. Bir, daha az gıda tüket, özellikle
şeker ve unlu besinlere veda et ki pankreasın daha az insülin
salgılansın. İki, daha çok yürü, düzenli egzersiz yap yani hareket
et ki kasların kandan daha fazla insülin temizlesin.
İnsülin direnciniz 1.7’den fazla ise insülininizi dengelemeye,
fazla insülininizi düşürmeye bakın.
Bizim “kilo yönetimi” konusundaki “Yediğinin yarısı, yaptığının iki
katı” formülü insülini dengelemenin de daha uzun bir ömrün de en
etkili anahtarı gibi görünüyor.
Harika bir beslenme rehberi
Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı mükemmel
bir çalışma yapmış. Alanının yetkin ve tecrübeli hocalarını bir
araya getirip son derece detaylı bir “TÜRKİYE
BESLENME REHBERİ” hazırlamış.
Dahası bu rehberin içeriğini de oldukça zengin tutmuş. Özel
durumlarda nasıl beslenileceği dahil pek çok detayı mükemmel bir
çalışmayla özetlemiş.
Kendi adıma bu rehberden çok yararlanacağımı biliyorum. Rehbere
katkı sunan öğretim üyelerine, danışma kuruluna, yayın
koordinatörlerine ve tabii ki editörlere teşekkür ediyorum.
Böyle bir rehbere çok ihtiyacımız vardı. Sağlık Bakanlığımız bu
çalışmasıyla çok önemli bir eksikliğimizi daha gidermiş oldu.
Unutmaktan korkmayın egzersizi bırakmayın