İlaçlar genelde sadece belirli bir sorunu tedavi edebilirken süper besinler birden fazla alanda işe yararlar. Bir yiyecek veya içeceğin süper besin sayılması için bilimsel olarak kanıtlanmış güçlü bir doğal kimyasal yapılanmasının olması, sağlık faydalarının da bilimsel verilere dayanması lazımdır. Peki aynı listede tahıllara da yer verelim mi? İşte sorunun cevabı...
Süper besinler sadece lezzetli değil, sağlığımıza son derece
önemli destekler de verebilen “çok özel” gıdalar.
Bazıları ilaçlardan bile değerli. İlaçlar genelde sadece belirli
bir sorunu tedavi edebilirken süper besinler birden fazla alanda
işe yararlar. Bir yiyecek veya içeceğin süper besin sayılması için
bilimsel olarak kanıtlanmış güçlü bir doğal kimyasal yapılanmasının
olması, sağlık faydalarının da bilimsel verilere dayanması
lazımdır.
Bu bakışla değerlendirdiğinizde örneğin yoğurt ve kefir birer süper
besindir. Süper besinler listesine zeytini, narı, kayısıyı, üzümü,
domatesi, ıspanağı, pancarı, şalgamı ve havucu da eklemeniz
gerekir.
Aynı listede baklagillere, portakal, limon, greyfurt ve
mandalinanın dahil olduğu turunçgillere, fındık, ceviz, badem ve
antepfıstığının dahil olduğu yağlı tohumlar ailesine ve tabii ki
başta yaban mersini olmak üzere böğürtlengillere de yer vermemeniz
insafsızlık olur.
Peki aynı listede tahıllara da yer verelim mi? Bence işin bu bölümü
biraz kuşkulu.
Kuşkulu çünkü tahılların “zengin gluten içerikli olmak” gibi mühim
bir kusurları var.
Öyle anlaşılıyor ki gluten meselesi daha iyi çözümlenip glutenin
yol açabileceği sağlık sorunları anlaşıldıkça tahıllarla ilgili
kuşkular da artabilecek.
Peki tahıl grubu içinde bir istisna olabilir mi? Olabilir: Yulaf.
Nedenine gelince. Buyurun...
Neden gözden düştü
Yulaf 80’li yıllarda çok popülerdi. Bence gereğinden çok da
şişirildi. Özellikle kolesterol düzeyini azaltıcı etkisi fazlaca
büyütüldü. O derece büyütüldü ki önce Amerika’da, sonra da
Avrupa’da bir tür “yulafomania” salgını oldu.
Yulaf tutkunları özellikle Amerikan İlaç ve Besin Dairesi’nin (FDA)
açıkladığı verilere güvenip her kahvaltıya “yulaf ezmesi” ile
başladılar.
Zira FDA yulafın serum kolesterol seviyelerini azalttığını,
özellikle de kötü kolesterol LDL düzeylerini düşürdüğünü açıklayıp
bu olumlu etkiyi de yulaftaki çözünür bir life, betaglukana
bağlamıştı.
Çoğu sağlık haberinde olduğu gibi bu haberin de üzerine basın
kuruluşları, televizyonuyla, gazetesiyle neredeyse “atladı!” Kısa
bir süre içinde yulafın adeta sihirli bir kolesterol hapı olarak
görülmeye başladığını bile söyleyebiliriz.
Kısa bir süre sonra hayal kırıklığı yaşandı: Araştırmalara göre
yulafın kolesterolü azaltıcı etkisi anlatıldığı gibi ciddi
değildi.
Sağlıklı yaşam tutkunlarının çoğunun anlattığı sağlıklı beslenme
hikayelerinin çoğunda yulaf ezmeli kahvaltılar hep vardır. Ama ben
yulafı pek sevmedim, sevemedim.
Onun sağlık faydalarına güvenemedim. Hiçbir kahvaltımda da “yulaf
ezmesi” yer almadı. Ama sanıyorum benim de düşüncelerimi
değiştirmemi gerektiren bazı yeni bilgiler var.
Zenginliği göz kamaştırıcı
Evet, yulaf hakkında elimizde yeni bazı bilgiler var. İsterseniz
önce “zaten bilinenler”i bir tekrarlayalım: Yulaf, kalorisi düşük
bir besin. Posa/lif yapısı çok güçlü. Protein içeriği diğer
tahıllara oranla daha fazla.
Ayrıca güçlü bir mineral zenginliğine sahip. Çinko, bakır,
manganez, magnezyum, selenyum içeriği çok iyi.
Yeni bilgilere gelince...
Yulafın tohumu da, kepeği de çok güçlü birer fitobesin kaynağı.
Bol miktarda kafeik asit ve ferulik asit kaynıyor. Ferulik asidin
çok güçlü bir antioksidan olduğu ise kesin.
Birçok çalışmada kolon kanserine karşı koruyucu olabileceği
gösterilmiş. Yani antikanser bir güce de sahip.