Geçmişte askeri cuntaların darbelerine karşı tavır alan ve demokratik seçimle iş başına gelen hükümetleri savunan AB, son yıllarda darbe yapanların yanında yer alarak tüm AB değerlerini de ayaklar altına almakta. Eskiden demokrasi isteyen insanların umudu olan AB şimdi demokrasiye düşman olanların destekçisi olarak büyük hayal kırıklığına neden olmakta.
AB üyesi ülkelerin bazıları “faşist askeri cuntaların” ne demek olduğunu çok iyi bilirler. İspanya, faşist Franco diktatörlüğünden çok çekti. Uzun yıllar boyunca Franco’nun faşizmine tapan ordu komutanları İspanya’da demokrasinin işlemesini engellediler. Ne mutlu İspanyollar için, artık o günler geride kaldı.
Yunanistan yine aynı şekilde uzun yıllar “faşist bir Albaylar Cuntası’nın” zulmü altında yaşamak zorunda kaldı. Eğer Türkiye, Kıbrıs Barış Harekatı’nı yapmasaydı hem Kıbrıs’ta hem de Yunanistan’da faşist subaylar daha çok uzun yıllar Kıbrıslı Rumlara ve Türklere ve de Yunanistan’da Yunanlılara çok acı çektirecekti. Yunanistan, Türkiye sayesinde “faşist Albaylar Cuntası’ndan” kurtuldu ve demokrasiye kavuştu.
Geçmişte Şili’de, Arjantin’de ve daha nice başka ülkede AB üyesi ülkeler “askeri darbelere karşı” tavır aldılar ve darbeye direnenlere yardım ettiler.
Askeri darbelere karşı açık tavır alan AB, bu nedenle tüm dünya kamuoyunun takdirini kazandı.
AB geçmişte “demokrasinin sadece ve sadece seçimlerle işlediğini” tüm dünyaya gösteren ve savunan bir ülkeler topluluğu olarak tüm dünyaya örnek oldu.
Şimdi öyle mi? Hayır! Tam tersi.
15 Temmuz 2016’da Türkiye’deki kanlı askeri darbe girişimi karşısında “kayıtsız kalan AB’yi” ve hatta bu darbe girişiminden medet uman bazı AB üyesi ülkeleri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hiç unutmayacak ve affetmeyecek.
Aynı şekilde daha önce 3 Temmuz 2013 tarihinde Mısır’da kanlı bir askeri darbe ile demokrasi ayaklar altına alındı. AB bu kanlı darbeyi destekledi. Karşısında tavır almadı. Askeri darbeyi yapan diktatörün verdirttiği yüzlerce ölüm cezası AB’de kimsenin umurunda bile değil. Mısır halkı AB’nin demokrasiye ihanetini ve bir askeri darbe ile demokrasinin ayaklar altına alınmasını desteklemesini unutmayacak ve affetmeyecek.
Nedir AB’nin demokratik seçimle işbaşına gelen liderler ile sorunu?
Mısır’da halk demokratik seçimler sonucu Muhammed Mursi’yi seçti. AB için Cumhurbaşkanı Mursi uygun değildi. ABD, İsrail ve AB onu kontrol edemiyorlardı. Mısır halkının onu seçmiş olması ve demokratik seçimler maalesef ABD’nin ve AB’nin çıkarları söz konusu olduğunda önemsizdi. Emirlerini dinleyen ve uygulayan bir subay olan Abdülfettah el Sisi adında eli kanlı bir askere darbe yaptırdılar. Diktatör Sisi ve emrindeki ordu Mısır’ı kana buladı. Hala da Mısır, Sisi diktatörlüğü altında can çekişiyor. AB için bu bir sorun değil. AB üyesi ülkeler Diktatör Sisi rejimine silah da dahil olmak üzere her şeyi satıyor ve para kazanıyorlar. Diktatör ABD’nin emrinde olduktan sonra Mısır’da demokrasinin olmaması AB’yi ilgilendirmemekte.