Türkiye söz konusu olduğunda AB'nin en büyük sorunu Türkiye konusunda yanlış kaynakların etkisiyle doğru analiz yapamamak. Türkiye konusunda en başta AB'nin çıkarları ile çelişen krizler AB'ye hiç bir yarar sağlamamakta ve belki de uzun vadede zarar vermekte.
AB, marjinal kaynaklarının etkisinde Türkiye ile ilgili olarak saçma sapan işlerle uğraşırken ABD, Rusya ya da Çin gibi ülkeler Türkiye ile ilişkilerini hızlı bir şekilde geliştirmekteler. Türkiye'nin bazı AB ülkeleri ile olan ekonomik ilişkileri ve ticari partner konumuna da fazla güvenmemeli AB.
AB'nin oldukça önemli bir üyesi olan Almanya son zamanlarda bu konuda büyük hatalar yapmakta. Daha pazar günü AP başkanlığını bırakıp Almanya şansölyeliğine soyunduktan sonra üçüncü seçim yenilgisini alan Martin Schulz bu konuda tipik bir örnek. Almanya'nın şansölye adayı olarak uğraşması gereken onca konu varken anlamsız ve gereksiz yere Türkiye karşıtlığına soyundu. Üstelik saçma bir iddia ile. Türkiye'de ne bugün ne de yarın bir “idam cezası referandumu” yapılmayacak. Bu konuda konuşuluyor olsa bile bu yönde hiç bir planlama yok. Türkiye'nin takviminde olmayan bir “idam cezası referandumu” Martin Schulz ve onun gibiler nedeniyle Almanya iç politikasında çok konuşulan bir saçmalık olarak ön plandaydı. Alman seçmenini hiç ilgilendirmediği de pazar günü yapılan Aşağı Ren Westfalya (NRW) Eyalet Meclisi Seçimi'nde ortaya çıktı. Alman seçmenler kendi sorunlarına yönelik çözüm üretmeyen ama Türkiye konusunda asılsız iddialara dayalı gevezelik yapan Martin Schulz'un partisi SPD'yi, Yeşiller'i ve Sol Parti'yi seçmedi. Seçmenler haklı.