Geçtiğimiz Cumartesi günü, yani 26 Ağustos 2017 tarihinde tüm Türkiye'nin kalbi bir Muş kentinin ilçesi Malazgirt'te attı. En başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere ülkenin tüm önde gelen isimleri Malazgirt'teydi. Türkiye, 26 Ağustos 2017 tarihinde Malazgirt'ten çok önemli mesajlar verdi. Bu mesajlardan en önemlisi ise Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada yanlış hesaplar yapanların ve onları destekleyenlerin güçlü bir Türkiye ile karşı karşıya olduklarını unutmamaları gerçeğiydi.
Malazgirt Zaferi'ni doğru okumayanlar Türkiye'yi anlayamazlar. Malazgirt Zaferi'nin yani Türklerin 1071'de Anadolu'yu fethinin ve Anadolu topraklarını vatan olarak kalıcı kılmalarının ardından bu zaferin 946.yılında en başta Orta Doğu Coğrafyası olmak üzere dünyanın stratejik açıdan en önemli bölgelerinden birinin kilit noktasını oluşturan Türkiye'yi doğru analiz etmeyenler ve “eski” Türkiye ile “yeni” Türkiye kavramalarının ne anlama geldiğini kavramakta güçlük çekenler yanlış analizlerinin “kurbanı” olurlar.
26 Ağustos 2017 günü Türkiye ilk olarak sınırında bugüne hayati destek verdiği ve derin dostluk ilişkileri kurduğu Iraklı Kürt dostlarına “Irak'ı parçalamaya kalkmayın, yanlış bağımsızlık rüyalarının kurbanı olmayın” mesajı verirken Iraklı Kürtleri kullanarak Orta Doğu Coğrafyası emperyalist çıkarları için daha fazla kana bulmaya kalkacak olanların karşısında olduğunu ve oyunlarını bozacağını bir kez daha hatırlattı ve uyardı.
Türkiye'yi dikkatli izleyenler ve doğru analiz edenler hem Suriye'nin hem de Irak'ın bütünlükleri konusunda hassasiyetini fark etmişlerdir. Türkiye bir yandan kanlı diktatör ya da bir takım ülkelerin emrindeki beceriksiz devlet yöneticileri karşısında Suriyeli ve Iraklıların yanında yer alan ilk ve belki de bu politikasını yılmadan sürdüren tek ülke konumunda.