Alaçatı, Çeşme, Ilıca... Türkiye’nin adı Bodrum kadar ünlü olan tatil beldeleri buralar. Yazın en sıcak günlerini, musluktan ip gibi akan suyla geçiren, çamaşır-bulaşık makinesi çalıştırmanın imkansız olduğu, bir kova suyun yarım saatte dolduğu, 45 dakikada duş alırsanız kendinizi şanslı saydığınız yer. oteller, depolardan ve artezyen kuyularından su çektikleri için ülkenin dört bir yanından gelen turistler durumun çok farkında değil ama İzmirli seçmenin oturduğu evlerde durum facia.
Çeşme, İzmir Büyükşehir sınırlarına dahil olmadan önce hiç böyle bir sorun yaşanmamıştı, Büyükşehir’e bağlandıktan sonra da ilk kez böyle bir durum yaşanıyor. CHP ya İzmir seçmeninin sabrını sınıyor ya da Necati Cumalı’nın İzmir’in Seferihisar ve Urla ilçelerine bağlı köylerde geçen hikayelerden oluşan ‘Susuz Yaz’ kitabının yeni versiyonları yazılsın diye uğraşıyor. Bu arada İstanbul suyunun yaklaşık yüzde 25’ini, İzmir’de tahminen üçte birini yaz sıcağında buharlaşmayla kaybediyor. Suyun biriktiği barajlara bırakılan küçük binlerce top ya da çeşitli kimyasallarla buharlaşmayı yarı yarıya azaltmak mümkün aslında. Türkiye’de acaba kaç belediye böyle bir önlem alıyor derseniz, ben daha böyle bir derdi olan kurum görmedim.
Yazar boykotu nasıl suya düştü?