Avustralya ile tanışmamı sağlayan 1980’lerin Yeşilçam tarzı aşk romanları serisi “Beyaz Dizi” sayesinde olmuştu. İkmale kalınca, tatilin bir kısmını odada geçirmek zorunda kalmış, ders kitabı yerine odada okunabilecek tek şey olan “Beyaz Dizi” kitaplarına dalmıştım. Kitaplardan birisi Avustralya’da geçiyordu ve hikâye ağustosta bir kış günü başlıyordu... 40 yıldan fazla bir zamandan sonra THY uçağı Sidney’e tekerlek koyduğunda geçen yıllarda öğrendiklerimi görme heyecanı kapladı içimi. Kış dedim ya sıcaklık 20 derece civarlarında, yaz dedim ya o zaman da sıcaklığın 30 derecenin üzerine çıktığı iki aylık dilimden söz ediyoruz. Yağmuru bol bir yer Avustralya ve her yağmurda sokakta ayakkabısını eline alıp yalın ayak dolaşan kadınlar ülkesi.Sidney’in olmazsa olmazıSidney’in dünyaca ünlü Opera Binası’nı yeryüzünde duymayan kimse kalmamıştır herhalde. Popüler kültür özellikle de televizyon bu binayı hepimize tanıttı zaten. Fakat bu ikonik yapının hikâyesi aslında bildiğimizden ya da gezi bloglarında yazılanlardan çok daha farklı. Herkesin bildiklerini yazayım önce,1955’te New South Wales hükümeti şehir için yeni bir sahne sanatları merkezi tasarlamak üzere uluslararası bir yarışma...