*Milliyet binasının kapısından ilk 1988 yılında girmiştim. Rahmetli Sami (Kohen) Abi’ye Kıbrıs’tan önemli bir kitap getirmiştim.*Sonra tüm gazeteler taşındı şehirden. 1995 senesiydi; dış haberler servisinde rahmetli Dinçer Abi’nin tüm dünya ajanslarının bültenlerini dinleyebildiği radyosunun dev antenini açıyordum.*Rahmetli Hasan (Pulur) Abi’nin odasından yükselen daktilo seslerini, Abbas (Güçlü) Abi’nin odasındaki dev kitap yığını gibi, çok şeye tanıklık ettim Milliyet’te.*Dün Genel Yayın Yönetmenliği bayrağını teslim aldığım Mete (Belovacıklı) Abi, 1995’ten beri yüzlerce haberin peşinden birlikte koştuğum, çok şey öğrendiğim insan.*Okuruyla çok özel bir ilişkisi olan Milliyet’te bayrak zaman zaman el değiştirir ama okurla kurulan özel güven ilişkisi sürer. Bu sorumluluk bilinciyle oturduğum koltuktan, zamanı geldiğinde üzerime düşeni yapabildim diyerek kalkabilmek umuduyla...Bir gün tek başına...