Ben de kız babasıyım ya, hoşuma gitti babasını savunan kız çocuğu
cümlesi.
Sonra haberi içini okudum, gerçek cümlenin “Babam kıroysa, ben
ondan daha kıroyum” olduğunu fark ettim.
Türkücü Mahmut Tuncer’in popçu kızı Gizem Tuncer, babasının
kanatları altında yürüyen bir aile bireyi diye geçmek kolay.
Oysa kızını okulundan şoförle aldıran bir baba Tuncer.
Bunun bir önemi yok, parayla babalık olmaz ya, okuldan şoförle
alınan genç kızı bir yıl boyunca her gün Beyoğlu’nda bir kafeye
götürmüş şoför.
Karnını doyurması ya da arkadaşlarıyla buluşması için değil,
çalışması, o mekanda garsonluk yapması için.
“Neden böyle bir ihtiyaç duydu baban?” diye sordum Gizem’e, “Bana
‘Garsonluk yapabilirsen tüm egolarından arınırsın’ dedi, o yüzden”
diye yanıtladı.
Tam bir öğrenim yılı yani yaklaşık dokuz ay garsonluk yapmış
Tuncer’in kızı, para kazansın diye değil, hayatı öğrensin diye.
Sonra başka başka şeyler de anlattı Gizem...
Özetini söyleyeyim, Mahmut Tuncer’le çektiği halaydan dolayı dalga
geçenler, belki de o sizinle dalga geçiyor, spotlar altında
olduğundan daha farklı davranarak.
İnsanın parayla sınavı
2000 yılında, Real Madrid’ten Milan’a tam 14 milyon dolara transfer
olmuştu Fernando Redondo.
Taraftar tepkisinden çekinen Real Madrid futbolcunun kendi
isteğiyle transfer olduğu yalanını uydurdu, Redondo bir açıklama
yaparak bunun yalan olduğunu açıkladı ve Milan’a gönülsüz olarak
gitti.
Sonra yeni takımının formasını giyemeden dizinden sakatlandı. Tam
üç kez ameliyat oldu.
Ama bu arada futbol tarihinin hiç alışkın olmadığı bir durum
yaşandı.
İlk ameliyatının ardından altı ay geçmesine rağmen sahalara
dönemeyen Redondo kulüp yöneticilerinin kapısını çaldı.
Aldığım maaşları ve kulübün kendine transferi karşılığında verdiği
evle arabayı iade etmek istediğini söyledi.
Milan’ın tepesindeki adam Galliani, “Hayatımda ilk kez böyle bir
durum yaşadım” diye anlattı o görüşmeyi...
Kulüp bu öneriyi kabul etmedi, Redondo’ya para ödemeye devam
etti.
Tam 29 ay sonra sahalara döndüğünde 67 bin kişi tarafından ayakta
alkışlanan isim oldu Redondo.
Ondan çok daha fazla para kazanan yüzlerce futbolcu çıktı, daha
ağır ya da hafif sakatlık geçiren binlerce futbolcu oldu.
İnsanın parayla olan sınavındaki duruşuyla 19 yıl sonra konuşulan
tek futbolcu o oldu ama.
Sanırım başka bir cümle kurmaya gerek yok...
Siz bizi de geçtiniz 21 günlükler
Dönünce bir baktım ki, dört ay askerlik yapan dayımdan daha fazla
askerlik anısı anlatıyorum.
“Kimse elimize su dökemez” diyordum, yanılmışım.
İki günlükler askerlik anlatma işine daha dönmeden başladılar.
Barış Murat Yağcı, ‘Kiralık Aşk’ dizisinde dikkatimi çekmişti. İki
üniversite okuma azmini, sakatlık sonucu basketbola veda etmek
zorunda kalışını daha sonra öğrenmiştim.
Her neyse 21 günlük askerlik görevi için birliğine teslim olmuş
genç oyuncu.
Sosyal medyada paylaştığı fotoğrafa da birinci Komanda Eğitim
Tugayı notunu düşmüş.
O da, biz de biliyoruz ki bu 21 günde aslında komando eğitimi falan
almayacak.
Yemin töreninde düzgün yürümeyi öğrenecek, üç el atış yapacak,
sonra terhis olacak.
28 gün askerlik yapan bize değilse de, gerçekten askerlik yapanlara
ayıp oluyor ama bu kadarı...
Çocukları fenomenlerden koruyun!
Belki çoğunuzun dikkatini çekmemiştir ama YouTuber olarak ünlenen
bu insanların en büyük hayran kitlesini 9-15 yaş arası çocuklar
oluşturuyor.
Belki çoğunuzun dikkatinden kaçtı ama Gaga Bulut diye bir fenomen,
küçük yaştaki erkek çocukları para vererek öpüştürdüğü suçlamasıyla
tutuklu yargılanıyor İzmir’de.
Savunmasında “Mizansendi, parayı sonra geri aldım, öpüşür gibi
yaptılar” demiş, “Bu sayede takipçi sayım ve kazancım artıyordu”
diye eklemiş de eklemiş.
YouTube ve benzeri sosyal medya kanalları dipsiz bir kuyu, kontrol
edilmediği takdirde son derece tehlikeli alanlara geçiş kolay.
Eskiden “Çocuklara televizyon seyrettirmeyin” derdik şimdi, “Aman
televizyon seyretsin, YouTube’dan uzak dursunlar” diyoruz...
Nasıl atlandı acaba?
Şu Palu Ailesi meselesinde işin sadece suç bölümlerini konuşursak,
hata yapmış oluruz.
Yerel gazetecilerle konuşuyorum son iki gündür.
Bazı aile fertlerinin üç ay arabada yaşamasına rağmen polis
tarafından fark edilmediğine dikkat çekiyorlar.
Gerçekten de arabada yaşayan bir aile nasıl fark edilmez, “Kardeş
ne iş?” diye nasıl sorulmaz?
İşin bu yanını da konuşmak gerek mutlaka...