Yaşları küçücük, yaşadıkları korkunç, iki küçük kız çocuğuydu onlar. Birinin yaşı 13 diğeri ya 14 ya da 15 yaşındaydı. Günler ve geceler boyu süren bir takibin ardından kurtarmıştık onları. Kurtuldukları yer, İstanbul’un en sosyetik semtlerinden birinde yer alan ve 18 yaşından küçük kızların fuhuş sektörünün parçası haline getirildikleri bir evdi. İhbar, muhabir arkadaşım Pınar’a gelmiş, foto muhabiri Sadık’la geceler boyu o evin karşısındaki bir apartmanın çatı katından evi takip etmişler. Hatta o iğrenç yeri, bedeli karşılığında görmezden gelen kamu görevlilerini de fotoğraflamışlardı. Ardından polisle irtibata geçtik. Ev basıldı ve işleten kadın tutuklandı. Biz de o haberi Sabah gazetesinde manşet yaptık. İşte o gecenin ertesi günü küçük kızlar odamdaydı.
Anlattıkları çok acıydı; fuhuş sektörü, o dönem Taksim’de
bulunan kız yurdunun içine, kendi için çalışan kızları sokuyor ve o
kız diğer çocukları
fuhuş batağına sürüklüyordu.
‘Hıçkıra hıçkıra ağladım’