Facebook’un ilk kullanılmaya başladığı yıllarda ilginç bir araştırma sonucu okumuştum. Araştırma kadınların eskiden yataktan kalkar kalkmaz aynaya baktıklarını ama Facebook’tan sonra ilk iş olarak telefonlarının ekranına baktıklarını söylüyordu. Kolay iletişimin cicim yıllarıydı o zamanlar, her dilediğimizde her istediğimiz kişiye ulaşmak hoşumuza gidiyordu. O köprünün altından çok sular aktı, birilerine erişme hakkının aynı zamanda başkalarına bize erişme hakkı verdiğini de öğrenmiş olduk. Bugün sinema salonlarında, şirketin Whatsapp grubundan bir mesajı kaçırır mıyım acaba diye endişe edip, telefonun ekranına bakan, mesaj yazan, bir yerde şarjı biter ya da telefonu çekmezse diye endişe eden milyonlar dolaşıyor aramızda. Özellikle beyaz yakalı çalışanların en korktuğu şey, ofisten gelen bir mesaja ya da soruya zamanında yanıt verememiş olmak. Türkiye’de daha yasal altyapı ve içtihat henüz oluşmadı ama dünya bu rahatsızlıkla ciddi anlamda mücadele etmeye başladı. Artık bırakın telefonunuzun kapalı olmasını, çevrimiçi olsanız bile patrondan ya da yöneticiden gelen mesajı okumak ya da yanıtlamak zorunda...