Hangimiz mahallede onun canlandırdığı karakterlerden birini taklit etmedik?Bazen Kara Murat bazen Malkoçoğlu olduk, isimler değişti ama en kahraman hep bizdik.Evde sandalyeyi ters çevirip, ata biniyormuş gibi yapan, bu sırada da evdeki birine ve hatta abartıp marangoza çaktırdığımız tahta kılıcı hayali düşmanlara sallayan da bizdik.Bizanslı prensesler ona olan aşkları uğruna, babalarına, ülkelerine ihanet ediyorlardı, çocuk aklımız için kahraman olmak önemliydi, aşkın gücü adına fazla düşünmedik.Cüneyt Arkın’ın ölüm haberi geldiğinde çoğumuz çocukluk yıllarımızı ve o oyunları hatırladık. Çocukluk zamanının hep özlenen “an”larından parçalar da gitti Cüneyt Arkın ile birlikte. Bilmem kaç kere elden geçen, tamir gören tahta kılıçlarımız, onarılmaz şekilde kırıldı o öldüğünde.***Bilgi yarışmalarında en sık sorulardan biriydi “Cüneyt Arkın’ın gerçek adı nedir?” sorusu. Oysa asıl bilmemiz gereken şey, kamera önü isminin hikâyesidir. Tıp Fakültesi’nde ve çok yoksul olduğu yıllarda, okuması için kendisine ücretsiz kitaplar veren Arkın Yayınevi’ne borcunu böyle ödemiş bir adamdan söz ediyoruz. Tıp Fakültesi’nin ilk iki yılında Sirkeci’de bir otel odasında iki inşaat işçisiyle beraber...