Özcan Yeniçeri Yeniçağ Gazetesi

AB, Türkiye ve dış politika

Milletler ve devletler yaşam enerjilerini kendi dinamiklerinden alırlar.                 Varlığını uluslararası kurum, kuruluş ve birliklere bağlayanların gelecekleri her...

30 Mayıs 2017 | 131 okunma

Milletler ve devletler yaşam enerjilerini kendi dinamiklerinden alırlar.

                Varlığını uluslararası kurum, kuruluş ve birliklere bağlayanların gelecekleri her zaman tehdit altında demektir.

                Herkese ve her şeye rağmen var olma iradesi gösteren milletler ancak devlet olarak var olabilirler.

Dış politikada ifrat/tefrit ve kişisellik!

                Ani dost, ani düşman, bir dost bir düşman dış politika olmaz.

                Elli ya da altmış yıllık ilişkiler, istenmiş olsa da elli dakikada sona erdirilemez.

                Buna ekonomi, sosyoloji, tarih ve jeopolitik izin vermez.

                Dahası kurumsal ilişkileri şahıstan şahısa ilişkilere indirgemek de hem zararlı hem de tehlikelidir.

                Şahıslar gelir, şahıslar geçer. Baki olan devletten devlete ve milletten millete olan ilişkilerdir.

                Bu bağlamda Türkiye'nin uluslararası ilişkilerini Erdoğan-Trump, Erdoğan-AB ya da Erdoğan-NATO ilişkisine indirgemek yanlış üstüne yanlış yapmaktır.

                Altmış yıldır tutmayan dikiş: AB

                AB'yi bir kuruluş, kurtuluş ve demokratikleşme sorunu olarak görmek hatanın kendisidir.

                AB, Batılı özellikle de Hristiyan ülkelerin kendi aralarında gerçekleştirdiği siyasi ve ekonomik çıkarlar birliğidir.

                AB'ye istiklal ve istikbali garanti kılmak için değil siyasi ve ekonomik çıkarları korumak için girilir.

                Sunduğu fırsatlar oluşturduğu riskten daha az olan bir AB'ye girmek için can atmanın akli bir temeli yoktur.

                Hristiyan ülkeler arasında savaş değil barış, ihtilaf değil uyum, çatışma değil iş birliği kurmak amacını taşıyan bir mekanizmaya Müslüman bir ülkeyi üye olarak almak var oluş amacına aykırıydı.

                AB ile Türkiye arasında bu anlamda gen uyuşmazlığı vardır.

                İlişkiler bir anda girelim demekle girilemeyecek, çıkalım demekle de çıkılamayacak çok yönlü ilişkilerdir.

AB dikişi altmış yıldır tutmamış, bundan sonra da tutmayacaktır.

Ancak ilişkilerin bir anda kopartılması ya da yok sayılması da mümkün değildir.

Her iki taraf için de ilişkilerin -tam üyelik olmadan- kör/topal sürdürülmesinde yarar vardır.

Gerçek budur.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Vatandaşın gündemiyle siyasetin gündemi! 02 Şubat 2021 | 314 Okunma HDP'yi kapatmamak! 29 Ocak 2021 | 349 Okunma "Mazlumun ahı indirir Şahı" 26 Ocak 2021 | 660 Okunma Milli güvenlik ya da ağır uyku! 22 Ocak 2021 | 212 Okunma İktidarların düşmana ihtiyacı vardır! 19 Ocak 2021 | 384 Okunma