BAE'nin, 2017 yılından itibaren YPG/PKK ile gizli görüşmelere başladığı, Suriye'ye istihbarat yetkilileri gönderdiği, Kamışlı, Haseke ve Deyrizor'da YPG/PKK'lı teröristlere espiyonaj, kontra-espiyonaj, sabotaj, suikast eylemleri, sinyal istihbaratı, bilgi güvenliği ve iletişim ağları konusunda eğitim verdiği Türk istihbarat birimlerince bilinmekteydi.
"Barış Pınarı Harekâtı" sonrasında İngiltere, İsrail, Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri istihbarat şefleri kendi aralarında yaptıkları gizli toplantı İsrail tarafından özellikle yayın organlarına servis edildi. Burada MOSSAD Başkanı "Asıl tehlike İran değil, Türkiye'dir." dediği açıklandı.
2018 yılında Kıbrıs Rum Kesimi'nde düzenlenen bir toplantıda İsrail Büyükelçisi Aammy Ravel, Rumların tek taraflı doğalgaz aramasına tepki gösteren Türkiye'nin davranışlarını tahrik olarak nitelemişti. Açıkça bu büyükelçi "Türk tehditleri nedeniyle İsrail'in askeri müdahalede bulunmak zorunda kalmamasını temenni ederim" ifadelerini kullanmıştı.
Toplantıda Mısır Büyükelçisi Mai Taha Muhammed de "gerekirse Türkiye'ye karşı askeri güç kullanmaktan çekinmeyecekleri" tehdidinde bulunmuştu.
Sahada bütün bunlar yaşanırken, Türkiye'deki iktidar adeta kulağının üstüne yatmıştır!
Mısır ile BAE sonuçta Libya'da Türkiye'nin karşısına çıkmıştır. Mısır, Yunanistan'la Türkiye'ye karşı Akdeniz'de ekonomik münhasır bölge anlaşması imzalamıştır. BAE ise Yunanistan'la birlikte Türkiye'ye karşı uçaklarını konumlandırmıştır.