Yalnızca Anadolu coğrafyasında üç devlet kurmuş, bin yılı aşkın tarihi birikimi olan bir milletin yöneticileri kendisini hedef alan bir hareket kadar uyanık olamamıştır.Türkiye'de iktidar sahipleri bir cemaat olarak ortaya çıkan ama bir devlet gibi örgütlenen emperyalist güçlerin enstrümanı haline gelen bir yapıyı 15 Temmuz'dan önce anlamakta neden sıkıntı çekmiştir?Derya deniz şirketler, sonsuz para kaynakları, öğrenci yurtları, okulları, üniversiteye hazırlık kursları, gazeteleri, televizyonları, hastaneleri, istihbarat servisleri, emniyet mensupları, yargı mensupları, generalleri, valileri, rektörleri, diplomatları bir cemaat neden edindiği 15 Temmuz'dan önce nasıl anlaşılamamıştır?Atamalarda, yükselmelerde, işe girmede, yetkili yerlere gelmede her türlü yolsuzluğu, hırsızlığı, tehdidi, şantajı dini olduğunu söyleyen bir cemaat yaparken bu ülkeyi yönetenler nasıl uyur?Acaba FETÖ denilen yapı Türkiye'de siyaseti, ekonomiyi, yargıyı kasetlerle, şantajlarla, tehditlerle dizayn ederken bu ülkenin siyasetçileri hangi işlerle meşguldüler? Bu soruların cevabı Fetullah'ın henüz FETÖ haline gelmeden siyasetçilerle kendi arasında yaptığı şu mukayesede gizlidir. Fetullah Gülen bu konuda aynen şunları söylüyor: "Biz bu siyasilerden çok yararlanabiliriz. Hatta bunları yönlendirebiliriz. Ben bunların çok tehlikeli ve bizden daha üstün akıllı olduklarını zannediyordum. Hâlbuki bunlar çok saf, bize muhtaç ve zayıf insanlarmış". FETÖ'yü suçüstü yakalayan Ünal Erkan!FETÖ'cü yapı yalnız soru çalmak, sınav ya da ihale yolsuzluğu yapmakla meşgul olunmamış aynı zamanda atamaları da çifte torba sistemiyle yaparak adamlarını devlette kritik noktalara yerleştirmiştir.Bunlardan yalnız birisini Ünal Erkan suçüstü yaparak ortaya çıkarmıştı.Polis Enstitüsü'nden yeni mezun olan komiser muavinlerinin emniyetin kritik noktalarına nasıl tayin edildiğini Saygı Öztürk kitabında şöyle anlatır: ''Çift torbadan, kura çektirilerek, Gülen cemaatine yakın olanların, İstihbarat ve KOM Şubelerine tayinlerinin çıkarıldığını, bu olayın ilk kez Ünal Erkan'ın Emniyet Genel Müdürlüğü döneminde denenmek istendiğini ve Erkan'ın Polis Enstitüsü'ne baskın yaparak, kurayı iptal ettirdiği açıklanıyor.Süreçte Ünal Erkan görevden gittikten sonra FETÖ engelsiz bir biçimde devleti ele geçirme icraatına devam etmiştir."İlk iddianame ve Nuh Mete YükselDevlette Fetullah Gülen'le ilgili ilk soruşturmayı eski Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısı Nuh Mete Yüksel açmıştı. 2000 yılında Fetullah Gülen hakkında terör örgütü lideri olmak suçlamasıyla hazırladığı iddianamede Yüksel, örgütün haritasını çıkarmış ve "Bu yöntem ve yapılanma ile 10 yıl içinde TSK içerisinde söz sahibi olacağı bir konuma gelmeyi planlamaktadır" tespitini yapmıştı.FETÖ'nün devleti ele geçirme sürecini Nuh Mete Yüksel şöyle anlatır: "Devleti ele geçirme çabasına ilk defa Emniyetten başladı. Ondan sonra kendi tabiriyle mülkiye, adliye, askeriye üzerinde yoğun bir çaba sarfetti. Sonra okullarını kurdu. Fetullah'ın okulları başlı başına bana göre bir ihanet yuvasıdır".Devlet saflık, gaflet ve dalalet kaldırmaz!Geçmişte FETÖ adlı suç örgütünün her istediğini veren, onunla aynı menzile yürüyenlerin bugün onunla mücadelede ne ölçüde başarılı olacakları kuşkuludur.Devlet yöneticileri, inanma yetenekleriyle değil düşünme yetenekleriyle hareket etmek durumundadırlar."Allah diyene eyvallah demek" saf ve sıradan mütedeyyin insan tavrıdır.Türkiye gibi bir ülkeyi yönetenlerin "Bizi kandırmışlar, aldatmışlar" türünden laflar etmek ya da "biz ne kadar da safmışız" diyerek olanı biteni açıklamak gibi bir lüksleri olamaz!Türkiye coğrafyasında tutunmak ancak yirmi dört saat uyanık olan, "su uyur düşman uyumaz" basireti ile hareket etme zorunluluğu duyan iktidarlarla mümkündür.Dahası Türkiye gibi bir devleti yönetenlere iki göz bile yetmez!