"Çözüm süreci" sanıldığı gibi yalnızca AK Parti iktidarının iradesiyle uygulamaya konulmuş bir proje değildi.
Türkiye'nin yeniden formatlanmasını esas alan bir projeydi. Oslo'da MİT yetkilileriyle PKK terör örgütünün önderlerini buluşturan İngiliz istihbaratı başta olmak üzere Soros, CIA ve MOSSAD unsurları ve arkasındaki devletler bu projenin gerçek sahipleriydi.
Aslına bakılırsa "Çözüm Süreci" hazırlıklarını ABD 2008 yılında başlatmıştı. Yılmaz Polat'ın "CIA Pençesinde Açılım" adlı kitabında şu satırlar yazılıdır: "Abdullah Gül, 8 Ocak 2008'de Bush'a konuk oldu. Görüşmede, Kürt sorunu üzerinde durularak siyasi çözüm tartışıldı. Beyaz Saray görüşmede PKK ve siyasi çözüm yöntemlerinin ele alındığını bildirdi."
O zaman Irak'ta Barzani'ye kurdurulan yapının güçlendirilmesi için çözüm süreci düşünülmüştü. Bugün de Kuzey Suriye'de inşa edilen ve ABD'nin silaha boğduğu yapının yaşayabilmesi için Türkiye'de yeni bir çözüm süreci inşa edilmesi zorunlu görülmektedir.
ABD'nin PKK'nın tepesindeki üç kişinin başı için ödül koyması da bununla ilgilidir.
Bugün gelinen aşamada PKK'nın Suriye'ye yönlendirilmesi ABD için stratejik bir önceliktir. Gerilla ve terör taktikleriyle sonuç alamayan PKK'yı ABD bu kez Suriye'nin kuzeyinde inşa ettiği yapıyı devletleştirmede kullanacaktır. İnşa edilecek yeni bir çözüm süreci bunu sağlayacaktır.