ABD'nin başkanlık seçimi bütün dünya için önemlidir. NATO, AB, Rusya/Çin ile ilişkiler, İran'la nükleer görüşmeler, İsrail ve yüzyılın anlaşması, iklim değişiklikleriyle ilgili gelişmeler bunlardan bir kaçıdır.
Amerika'da başkanın kim olacağı bu yönden çok önemlidir ama Türkiye televizyonlarının günlerce Amerikan'ın başkanlık seçimlerine kilitlenmesi doğru değildir. Dahası Türkiye televizyonlarında birden bire Biden ya da Trump taraftarları türedi. Birileri savundukları yabancı ülkenin seçilecek lideri üzerinden öbürlerini yargılıyor. Sanki Trump'ın ya da Biden'in birbirinden farkı varmış gibi onların derdi bizimkileri gerdi.
Türkiye'nin önceliği, ABD'de kimin başkan olacağı değil her anlamda güçlü olma ya da olmamasıdır. Ülkelerin gücü de sahip olduğu fiziki güç ile milli/kültürel güç (yumuşak) kaynaklarından ve onları kullanma biçiminden daha rafine bir deyişle ekonomiyle yakından ilişkilidir.
Atatürk daha 1923'te İzmir İktisat Kongresinde şunu söylemişti: "Siyasi ve askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz, az zamanda söner. Bu kuvvetli ve parlak zaferimizi de taçlandıracak olan bayındırlık yolunda sonuç alabilmek için, ekonomik egemenliğimizin sağlanması ve güçlendirilmesi gerekir".
Bu anlamda Türkiye, ABD'de başkanın kim olacağından çok ekonomisini nasıl güçlendireceği üzerine yoğunlaşması gerekir.
Türkiye'de arz/talep, ithalat/ihracat, üretim/tüketim, gelir/gider, yatırım/tasarruf, icat/inşaat topluca söylersek ekonomi sorunu ABD'de kimin başkan olacağından çok daha acil ve önemli bir sorundur. Doların 9 liraya, gram altının 540 liraya dayandığı bir dönemde gündemi ABD'nin başkanlık seçimiyle meşgul etmenin mantığı yoktur!