"Çözüm süreci"nin altına başlarını, gövdelerini koymuşlar yetmemiş bir de çözüm için "baldıran zehri" içmişlerdi.
Türk milletine bu sayede "Habur" felaketini yaşatmışlardı.
Oslo'yu, İmralı'yı ve Kandil'i su yoluna çevirmişlerdi.
Olumsuz sonuçları ihale etmek!
'Süreç zarar görmesin' diye PKK'lı militanlara Oslo'da "Özgürlük alanı" açmışlar.
Bölgeye de 'PKK düşmanı olmayan vali ve emniyet müdürleri' atadıklarını Oslo'da itiraf etmişlerdi.
Bu sayededir ki Diyarbakır-Bingöl kara yolunu PKK'lı teröristler yirmi altı gün kapatabilmişti.
Uzatmayalım bugünün siyasi partili Cumhurbaşkanı, "bunlar çözüm sürecini silah stoklama süreci olarak değerlendirdi" demişti.
Gelinen aşamada Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜSİAD'da "İşte şu anda Güneydoğu'da, Doğu'da dağlar, mağaralarla dolu. Yerlerin altına şehirler kurulmuş ve bu şehirlerde mühimmat istemediğiniz kadar. Ve buralarda bu insanlar o bölgeyi nasıl ele geçirmişler, bunu anlamak mümkün değil." deyiverdi.
Hakikaten dağlar, mağaralar ve yerlerin altı PKK tarafından nasıl ele geçirilip silahla dolduruldu?
PKK oraları silahla doldururken, kentlerde yargı yapıp vergi toplarken herhalde ülke başka bir iktidar tarafından yönetiliyordu.
AKP kendi siyasetinin sonuçlarını ya ihale ediyor ya da anlamazlıktan geliyorlar.
Partimizin içinde FETÖ'cü var!
FETÖ 2010 yılındaki referandumda 'mezardakileri de kaldırıp AKP ile birlikte' oy kullandırdı.
2011 yılında yapılan genel seçimlerin öncesinde MHP'li çok sayıda milletvekiline kaset komplosu yaptırdı.
CHP'nin Genel Başkanı Baykal'a kaset komplosu yaparak istifa etmesini sağladı.