Türkiye, Libya'da Fransa'nın önünü kesti, Suriye'de PYD/PKK/SDG ile Fransa'nın birlikte kurguladığı oyunu bir operasyonla bozdu. Doğu Akdeniz'de de yine Türkiye, Fransız firmalarının doğal gaz operasyonunu engellediği için Fransa, Türkiye'ye karşı düşmanlık derecesinde tavırlar sergiliyor.
Macron, son zamanlarda Türkiye'den çektiğini Sarı Yeleklilerden çekmediğini düşünüyor olmalıdır. Bunun için eski cumhurbaşkanı Sarkozy ile başbaşa verip karşı karşıya geldiği her alanda Türkiye'ye nasıl geri adım attırırız hesabı yapıyor.
Daha 2019 yılında Türkiye'nin PKK'nın Suriye kolu YPG'ye karşı başlattığı askeri harekâta karşı çıkan Macron, "Ortadoğu'da otonom bir askeri kapasite oluşturmalıyız. Avrupa, Ortadoğu'da 'küçük hissedar' olmaya devam edemez" şeklinde küstah ve emperyalist bir değerlendirmede bulundu.
Uzunca bir süre halk deyimiyle Libya'da "köpeksiz köyde değneksiz gezen" Macron Fransa'sı, Türkiye'nin devreye girmesiyle büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Libya'da bütün umutlarını ve yatırımını darbeci hain Hafter'e yapmıştı. Türkiye'nin müdahalesiyle durum tersine dönünce Macron ne yapacağını şaşırır hale geldi.
Türkiye'nin, Fransa'nın emperyalist adımlarını özellikle Libya'da durdurucu sonuç alması bu emperyalist ülkeyi çaresizlik içinde saldırgan politika izlemeye yöneltmiştir.
Sonuçta Fransa'nın kurgusuyla Akdeniz'de NATO misyonunda görev yapan Fransız gemileriyle Türk gemileriyle karşı karşıya geldi. Fransa'nın, Akdeniz'de görev yapan Courbet isimli fırkateyni, Libya'ya uygulanan BM silah ambargosunu deldiğinden şüphelendiği Tanzanya bandıralı bir gemiyi denetlemek istemiş. Ancak gemiye eşlik eden Türk savaş gemileri, ani manevralarla agresif bir şekilde Courbet'e yönelerek üç kez radar kilitlemişler ve böylece Fransa'nın denetleme yapmasına izin vermemişler.