Cehaletin bir eski bir de yeni biçimi vardır.
Yaşanmış onca deneyim ve birikimleri yok sayarak mevcudu yalnızca bugünün eseri saymak cehaletin en büyüğüdür.
Yeni şartları, gelişmeleri göz ardı ederek bugünü yalnızca geçmişten ibaret saymak da şimdinin cehaleti olmaktır.
Unutmamak gerekir ki, bugüne ait her şey şu ya da bu ölçüde dünle ilgilidir.
Bugün dünden farklıdır ama bu durum, bugünü dünün doğurduğu gerçeğini değiştirmez.
İbret, deneyim ve birikim, dünün mirasıdır.
Dün hem göz ardı edilemez hem de yeniden inşa edilemez!
Bugünün sorunlarına dünkü cevaplar da verilemez!
Çocuklar ve deliler şimdiki zamanda yaşarlar
Dün önemli olduğu kadar düne takılıp kalmak da o denli tehlikelidir.
Her insan dünden ileri, yarından da geridir.
Gelişmiş toplumlar dünle bağlantılı olarak yarını hedefleyen adım atarlar.
Unutmamak gerekir ki geçmişe takılıp kalan toplumlar, bugüne değil düne aittirler.
Mazisiyle ve atisiyle hem milletler hem de bireyler bir bütündür!
Yalnız çocuklar ve deliler şimdiki zamanda yaşarlar.
Geçmişi öldürmek gelecek yaratmaz!
Bu bağlamda karşılaşılan güncel sorunlar için dünü suçlamak ya da sorumlulukları düne ihale etmek yanlıştır.
Biz, dünümüzün içinde yoksak, bugünümüzde de, yarınımızda da yokuz.
Geçmişin gölgesinden çıkmayı başaramayanlar beyhude bir biçimde onu öldürmeye kalkarlar.
Hâlbuki geçmiş insanı rüyada dahi yalnız bırakmaz ve onu kimliğine yapışık biçimde bir gölge gibi takip eder.