İnsanlar hayalleri, milletler mefkûreleri (ülküleri) kadar büyük ya da küçüktürler. Hayallerini kaybeden insanlar rüyalarla, mefkûrelerini yitiren milletler de geçmişleriyle (tarihleriyle) oyalanmak zorunda kalırlar.
Bugün gerçekleşmiş her eserin arkasında dünkü hayaller vardır. Yarınlar da bugün onu hayal edenlerin olacaktır.
Geçmiş bizden baş döndürücü bir hızla uzaklaşıyor. Gelecek, geometrik bir ivmeyle bize doğru geliyor.
Değişmemenin, kendi kendini tekrar etmenin, ezbere yaşamanın gelenek olduğu bir yerde ilerleme de icat da olmaz!
Hayalleri dışlayan sadece somut ve maddi unsurlarla yetinenleri bekleyen tehlike büyüktür. "Sadece dokunup hissettiklerimizle ayakta kalamayız!"