Yıllarca önce Kant şöyle demişti: "Benim yerime anlayan bir kitabım, benim yerime vicdan taşıyan bir papazım, ne yiyeceğime karar veren bir hekimim varsa, benim zahmete girmeme ne gerek var. Düşünmem filan gerekmez, biraz para verdim mi başkaları bu sıkıcı işi benim yerime üstlenecektir."
Bu kendi yeteneklerini kendi akıl yürütme biçimiyle ıskartaya çıkaran bir anlayışı gösterir.
Kant, bunları söylerken gerçekte sorumsuz ve aylak adamın ironisini yapmaktadır.
Kendi aklını ve muhakeme gücünü yedeğe alan bu yaklaşım bireysel düşüncenin körleşmesi ve kötürümleşmesi sonucunu doğurursa da kendi muhkame ve aklına başkalarınınki ile zenginleştirme ve boyutlandırma da kişiyi başarılı kılmada son derece avantajlı kılar.
Shaw diyor ki: "akıllı adam aklını kullanır, daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır."
İnsanlar çoğu kez hatalarını tekrarlamayacak kadar akıllı olamayabiliyorlar.
Zira insanlarda kendi eylemlerini her zaman savunma ve tek yanlı değerlendirme yapma hastalığı vardır.
Kişi bu subjektivizmden ancak kendi eylemlerine başkasının gözüyle bakabilirse kurtulabilir.
Kişinin kendisine yaptığı kötülüğü en azılı düşmanı bile yapmıyor!
Çoğu insanlar için doğru bir yaşam tarzı, gerçek bir inanç, tek bir hakikat vardır ve herkes onu kabul etmelidir.
Bu tür insanlar muhtemelen kendilerini tek gerçek ve gereklilik olarak görürler.
Kendisinin dışındakiler onlara göre ayrıntıdır.