Toplumsal yapı hangi unsurları içeriyorsa siyasetin de aynı unsurlar üzerinde icrayı sanat etmesi beklenir. Aksi takdirde halkın talepleri ile siyasilerin bu taleplere gösterdikleri yaklaşımlar birbiriyle çelişir. Böyle bir durumda halk beklentilerinin karşılanmadığı duygusuna kapılır. Türkiye'de halk bunu sürekli olarak söylemekte fakat siyasi partiler özellikle de muhalefet halkın mesajını almakta sıkıntı çekmektedir.
Siyasetin halkın baktığı yere bakması gerekirken, siyasetçi halkın kendi baktığı yere bakmasını dayatıyor. Yani seçmen oy vereceği partiyi kendisine benzeyen hatta kendisinin mülkü olmasını istiyor.
Halka soran değil emreden, öğrenen değil öğreten, önünü açan değil dayatan bir siyaset, daha işin başında başarısızlığa mahkûmdur.
Halk, kendisini (refahından huzuruna) bütünüyle ileriye taşıyacak bir proje, dünya görüşü ve yaklaşımı arzulamaktadır.
Fıtratın özelliğine göre siyaset!
İnsanlar soy, dil, etnik yapı gibi antropolojik; inanç, kültür ve sosyal sınıf gibi sosyolojik değil, aynı zamanda idrak, ahlak ve psikolojik farklılıklara da sahiptirler. Gerçekte toplumun ya da devletin bütünlüğü bu farklılıkta yatar.