Üretim her türlü gücün motorudur. Askerin galibiyeti, diplomasinin başarısı ve ulusal çıkarların korunması doğrudan doğruya üretime bağlıdır. Türk üretimi İHA ve SİHA'ların Türkiye'nin dış politikada elini nasıl güçlendirdiği ortadadır. Bugün Fransa müslümanların inançlarını yapılandırmaya kalkıyorsa, İslam ülkeleri inançlarının değil düşmanlarının yanında yer alıyorsa kendi başlarına kendilerini idare edecek üretim sistemine sahip olamadıklarındandır. Üretimsizlik her türlü kötülüğün kaynağıdır.
Ter dökmek, daha iyisini üretmek, eğlenir gibi, şiir söyler gibi çalışmayı öğrenmek ya da öğretmek duruken; insanına asalaklık, partizanlık, torpil, yolsuzluk, sorumsuzluk, kin, nefret ve intikam tohumları aşılayan bir anlayışı boca eden bir sistemi, Türkiye'den başka dünyanın herhangi bir yerinde görmek pek mümkün değildir.
Kendi kendilerine daha iyisini, daha az yorularak ve daha az hata yaparak nasıl üretiriz? Sorusuyla insanını muhatap etmek böylece de üretimde yeni teknik, taktik ve felsefelerin ortaya çıkmasını sağlamak üretken bir toplumun temel şartıdır. Türk insanı; yönetim, üretim, mantık ve felsefe fukarısı durumuna düşürülmüştür. Herkes Türkiye'de geleceğini siyasete endekslemiş durumdadır.
Dünyadaki bütün ilerlemelerin ve gelişmelerin kaynağı üretimdir. Bu yüzden biz de zaman zaman siyasetin sığlığı ve kokuşmuşluğundan korunmak için üretim biçimlerine değinmeyi yararlı görmekteyiz. Öneminden dolayı üzerinde duracağımız anlayış Toyota adlı şirketin üretim anlayışı olacaktır.
Toyota üretim sistemi; "Entegre fabrika", "yalın üretim" ve "toplam kalite" gibi üç temel ilke üzerine oturtulmuştur.
Entegre fabrika altı sıfırdan oluşan bir üretim boyutudur: Entegre fabrikası ile sıfır stok (sıfır mal fazlası, sıfır depo), sıfır hata, sıfır çelişki, üretimde sıfır ölü zaman, müşteri için sıfır bekleme süresi ve en sonunda da "sıfır kağıt", başka bir deyişle, sıfır bürokrasi ve sıfır gereksiz iletişim amaçlanmaktadır.