Özcan Yeniçeri Yeniçağ Gazetesi

Siyasi boşluk ve yeni parti!

Hiçbir ülkede devlet ile millet, din ile devlet kavramları Türkiye'deki kadar hoyratça kullanılmamış ve siyasi rant aracı yapılmamıştır. Devleti milletin ya da milleti devletin karşıtı, alternatifi ve rakibi...

30 Ağustos 2017 | 4.096 okunma

Hiçbir ülkede devlet ile millet, din ile devlet kavramları Türkiye'deki kadar hoyratça kullanılmamış ve siyasi rant aracı yapılmamıştır.

Devleti milletin ya da milleti devletin karşıtı, alternatifi ve rakibi gören sığ bir anlayış onlarca yıldır Türkiye'de hâkimdir.

İktidar sözcülerinin "devletin milletinden milletin devletine geçtik" türünden söylemleri yapılan bu yanlışın somut ifadeleridir.

Bireyin kendisine, özgürlüklerine, sorumluluklarına ve haklarına sahip çıkması gerçekte devletine sahip çıkmasıdır.

Devletin bayrağını, toprağını, milletini, kültürünü, birliğini, dirliğini, güvenliğini koruması demek de halkını koruması demektir.

Halka rağmen var olan devlet, devlete rağmen de özgür olan bir halk ya da birey yoktur.

Devleti olmayan bir halkın gerçek anlamda ne dini ne de kimliği vardır.

Günümüzün Filistinli'si Mescid-i Aksa'da İsrail'in izin verdiği kadar Müslüman'dır.

Ayırıcı, bölücü ve buyurucu siyaset!

Türkiye'deki siyaset anlayışı, bütün sorunları kamplaştırıcı, ayrıştırıcı ve ötekileştirici bir mantık ile ele almaktadır.

Yalnız güncel sorunlar değil Türkiye'de tarih, inanç ve kimlik de kamplaştırıcı ve ayırıcı öğe olarak siyasetin konusu olabilmektedir.

Siyaset yıllardır Türkiye'de Sağ ideoloji-Sol ideoloji, o mezhep bu mezhep, o etnisite bu etnisite, doğulu-batılı, dindar-laik gibi keskinleştirilmiş ve kışkırtılmış damarlar üzerinden yapılmaktadır.

Bu yaklaşım Türk siyasetine Soğuk Savaş döneminden mirastır.

Soğuk Savaş döneminde sağ-sol olarak, ideolojik olarak kamplaştırılmış olan siyaset Soğuk Savaş sonrasında ise daha çok etnik, mezhep, cinsiyet ve bölge temelinde konuşlandırılmıştır.

Parçanın değil bütünün siyaseti!

Türkiye'deki siyaset; Türk ile Müslümanı, devlet ile milleti, din ile devleti, millî ile maneviyatı, Abdülhamit ile Atatürk'ü, Nazım Hikmet'le Akif'i, Osmanlı ile Türkiye Cumhuriyeti'ni bir ve bütün olarak düşünemez haldedir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Vatandaşın gündemiyle siyasetin gündemi! 02 Şubat 2021 | 314 Okunma HDP'yi kapatmamak! 29 Ocak 2021 | 349 Okunma "Mazlumun ahı indirir Şahı" 26 Ocak 2021 | 660 Okunma Milli güvenlik ya da ağır uyku! 22 Ocak 2021 | 212 Okunma İktidarların düşmana ihtiyacı vardır! 19 Ocak 2021 | 384 Okunma