Özal döneminde kurumların "reorganizasyonundan" ya da nam-ı diğer 'yeniden yapılanmasından" bahsedilirdi. Son yirmi yıldır da hak ve özgürlük adına "demokratikleşme paketlerinin" çıkarılması gündemi meşgul etti. AB'ye uyum sağlamak ya da çeşitli uluslararası baskıları hafifletebilmek adına çıkarılan yasalardan ya da yapılan değişikliklerden istenilen sonuç alınamadı.
Çünkü Türkiye'de iktidarlar kendilerini yasa, anayasa ve hukukla sınırlı görmemektedir.
Cumhurbaşkanı Özal, "Anayasa bir kez delinmekle bir şey olmaz" demişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ben Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım o kadar ama onu kabul etmek durumunda değilim. Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum" demişti.
"Hak ihlali" vardır şeklinde bir yurttaşla ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin verdiği karara bir alt mahkeme, kararın "yerindelik denetimi kapsamında kaldığı" gerekçesiyle, uymamıştır.
Demek ki Türkiye'de uygun görülen kararlar söz konusu olduğunda yasalara uyulması uygun görülmeyen kararlar söz konusu olduğunda uyulmaması gibi bir teamül oluşmuştur.