Bir arkadaş WhatsApp mesajı göndermiş, orada Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu adlı biri “Devlet-i Aliyye’nin bakiyesi Türkiye’nin tapusu Lozan’la değil ecdadımın kanıyla alınmıştır. Lozan, bizim gözümüzde savaşarak kazanıp masada kaybettiğimiz müsvedde kâğıt hükmünde yırtılıp atılması gereken bir antlaşmadır” demekte... Bu lafları daha önce de duymuştum.
Lozan küçümseyen yalanların, Abdülhamit ve Vahdettin masallarının kaynağı İslamcıların üstad-ı azamı Necip Fazıl Kısakürek’tir. Ona göre “II. Abdülhamit, Türkün özünün ve temel varlığının, hakkı gasp edilmiş, mağdur kurtarıcısıdır. Abdülhamit, Tanzimat sonrasındaki Batı’ya kontrolsüz, körü körüne yönelişin karşısında inatla duran, kök ve cevherin müdafaasını son bir gayretle yapan muazzam bir şahsiyettir. Abdülhamit’i anlamak sayesinde yüzlerdeki maskeler düşecek ve onu bir anahtar gibi kullanarak bizi bu karanlık ve şahsiyetsiz ortama getirenlerin içyüzleri ortaya dökülecektir.
Abdülhamit hakkında söylenen her olumsuz iddiayı tersine çevirdiğimizde doğruyu bulacağızdır. Yani bir tür turnusol kâğıdıdır Abdülhamit. Bu yorumların yalanını ayıklayıp onun üzerine bina ettiği yapıyı yeniden ayakları üzerine oturttuğumuzda hakikat ayan beyan ortaya çıkacaktır.
Abdülhamit’i anlamak her şeyi anlamak olacaktır.”
Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu diye biri Osmanlı Devleti’nin 34. padişahı Sultan 2. Abdülhamit’in 3. kuşak torunu Harun Abdülkerim Osmanoğlu’nun oğlu ve Sultan 2. Abdülhamit’ın 4. kuşak torunu imiş... 2 Ağustos 1979 tarihinde doğmuş. Türkiye gazetesinde 10 yıl gazetecilik yapmış, 3 yıl da TGRT’de çalışmış... Olabilir.
Ancak muhterem zat gazetecilik, televizyonculuk yapmış ama Türkçe bilmediği gibi tarih de bilmiyor. “Devlet-i Aliyye’nin bakiyesi Türkiye’nin tapusu Lozan’la değil ecdadımın kanıyla alınmıştır” diyor. Türkiye’nin tapusu “ecdadının” kanıyla alınmış. Söz konusu ecdat “Türk halkı” değil Osmanlı hanedanı, Osmanlı ailesidir. Zaten Osmanlı, Anadolu Türkleri için “etrak-ı biidrak” (akılsız Türkler) der.