“Bir gün Mevlânâ hazretlerine kötü huylu ve kötü tabiatlı kimselerden soruldu. Bunun üzerine şu ibretlik olayı anlattı: Bir gün bir akrep bir ırmağın kenarında dolaşıyordu. Bir kaplumbağa akrebin yanına gelip ona, ‘Burada ne yapıyorsun?’ dedi. Akrep, ‘Ben ırmağın öte yanına geçmek için bir çare arıyorum. Çünkü benim bütün yavrularım ırmağın öte yanındadır’ diye söyledi. Kaplumbağa da iyi yürekli ve yardımsever olduğu için onu en yakın bir akrabasıymış gibi sırtına alıp su üzerinde yüzmeye başladı. Irmağın ortasına gelince akrebin sokmak arzusu uyandı. Kaplumbağanın sırtına iğnesini dokundurdu. Kaplumbağa, ‘Ne yapıyorsun’ diye sordu. Akrep, ‘Hünerimi gösteriyorum. Sen bana iyilik edip yarama merhem oldun. Ben de sana iğnemi sokuyorum. Benim göstereceğim şefkat de ancak budur’ dedi. Bunun üzerine kaplumbağa hemen suya daldı. Akrep de boğulup gitti.’ Mevlânâ hazretleri bundan sonra şu beytleri okudu: ‘Câhil, yakınlık gösterse de sonunda câhilliğinden ötürü seni incitir.’ Sonra da, ‘Ahmağın sevgisi, ayının sevgisine benzer. Onun kini sevgi, sevgisi kindir. Haydi kötü nefsi öldürün. Bu hususta ihmal göstermeyin. Onu diri bırakmayın. Çünkü o akreptir’ buyurdular.”
***