ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) üyesi bir
okur gönderdiği iletide “Kitaplarınızın okuruyum.
Yazılarınızı da ilgi ile izliyor, okuyorum. Pazar
günkü Zeyl yazınızı da okudum. Tespitlerinize
katılıyorum. Çözüm konusundaki önerilerinizi de
bekliyorum” diyor.
Bir yazar, özellikle siyasal konularda eleştiri
yapıyorsa, “çözüm” o yazının bağlamı içindedir. 7 Aralık
2018 tarihli yazının sonunda yazmışım: “Bu tür insan
yığışımlarını seçmen olarak muhatap almayacaksın.
Vakit ve nefes tüketmeyeceksin. Senin seçmenin
soğuk ve sıcaktan etkilenen insanlar
arasındadır.”
“Bu tür insan”, yani AKP’ye çıkar
karşılığı oy veren, çalışmak istemeyen, asalak, sadaka
ekonomisinden geçinen sözde dindar yığışım...
***
Altı Ok’un ne anlama geldiğini bilmeyenler,
“Dindar kesim bize neden oy
vermiyor” diye anket yaptırır. Bu kesim, Cumhuriyet’i
kurduğun, devrimlerini yaptığın için sana oy vermiyor. Şimdiye
kadar bu kesime kaç kez ödün verdin, oyunu alabildin mi? Alamadın,
ödün vermekle kaldın! Zorunlu devrim gereği tekkeleri, zaviyeleri,
tarikatları, medreseleri resmen kapatarak; adamların kadı ve mektep
muallimi, müderrisi olmalarını engelleyerek ekmekleriyle
oynamışsın; ulemanın oyun ve büyüsünü bozmuşsun; can düşmanın
olmuşlar... Sana neden oy versinler?
Altı Oku unuttuğun için kafası
kesilmiş tavuk gibi debelenip duruyorsun!
***
Şimdi bakın, size Michael
Moore’dan söz edeceğim: ABD’li bir belgeselci
olarak tanıyoruz onu. İşleriyle dünyayı sarsan bir doğrucu Davut.
Onu doğruluktan caydıracak hiçbir güç yok.
Trump’ın başkan seçileceğini bildi; bunun ABD için
felaket olacağını da bildi. Seçimden sonra kolları sıvadı, bu
duruma nasıl geldik, bu durumdan nasıl kurtuluruz, ABD halkına bunu
anlatmalıyım, dedi. Tek kişilik bir oyun hazırladı ve bunu
Broadway’da sahnelemeye başladı. Oyun çok ilgi gördü, insanları
etkiledi. O sırada çeşitli televizyon kanallarında onunla söyleşi
yaptılar. Söyleşilerin çoğunda kendisine hep aynı soru soruldu:
“Neden New York’ta, Broadway’de sahneliyorsunuz?”
Çünkü diyorlardı, siz ABD’de oyların rengini değiştirmek
istiyorsunuz, ya da bir daha Trump gibi adamları seçmesinler diye
onları uyarmak istiyorsunuz ama New York zaten Demokrat, ilerici
oyların çoğunlukta olduğu bir kent. Michael Moore, aklımda
kaldığınca ve kabaca, onlara hep şu yanıtı verdi:
“Cumhuriyetçilerin büyük çoğunluğuna ne derseniz,
ne yaparsanız yapın onları Demokratlara oy
vermeye ikna edemezsiniz. Kazanılacak seçmen
değil onlar. Oysa hesap ortada, iktidarı almak
için şu kadar yeni seçmen kazanmamız gerek, o
seçmen de New York’ta.”
Ara seçim yapıldı, o gece çıktığı televizyon
programında Moore çok neşeliydi. Temsilciler meclisinde çoğunluğu
ele geçiriyorlardı ama “Asıl önemlisi,” diyordu,
“bütün ABD’de oylar Demokratlar’a
kaydı.”
***