24 Kasım 2023 günü hayatımın en önemli günlerinden biriydi. O gün, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği ve 100. Yıl Platformu bana “Cumhuriyetin Altın Çocuğu Ödülü”nü verdiler. Ödül plaketinin üzerinde şu yazıyor: “Sayın Özdemir İnce, yaşamınız boyunca Cumhuriyet Devrimlerini savunduğunuz için 100’üncü yılında ‘Cumhuriyetimizin Altın Çocukları’ndan biri olarak sizi kutluyoruz. 100. Yıl Platformu. 24 Kasım 2023”
24 Kasım Öğretmenler Günü idi. Çok hastaydım, ayakta duramayacak kadar hastaydım, birden bütün vücuduma kan yürüdü, birden dirildim. Yaptığım konuşmada “Değerli ve sevgili meslektaşlarım bana öğretmen olduğumu, öğretmen olarak yetiştirildiğimi anımsattığınız için teşekkür ederim. Bilmem biliyor musunuz ‘Ben öğretmenlik yapmasına izin verilmeyen’ bir öğretmenim” dedim.
Ben Türkiye’de ve Fransa’da öğretmen olarak yetiştirildim ama bana öğretmenlik yaptırmadılar. 1960 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü’nün Fransızca bölümünden mezun oldum. 1965-1966 yıllarında Paris Üniversitesi’ne (Sorbonne) bağlı Yabancı Ülkelerdeki Fransızca Öğretmenleri Enstitüsü (l’Institut des professeurs de français à l’Etranger) ile Fonetik Enstitüsü’nde öğrenim görüp sertifika aldım. Yurda, Aydın’a döndüğüm gün Ülker’in “solcu olduğu için” Yalvaç Lisesi’ne sürüldüğünü öğrendim. Oğlumuz Tan 3 yaşındaydı. Ülker sürüldüğü yere gitti. Sürgün edilen ilk kadındı.
Gazi Eğitim Enstitüsü’nden 27 Mayıs 1960 devriminden sonra haziran ayında mezun oldum. Atanma kurasını beklerken bir gün, Fransız öğretmenlerimizden Madame Murcia beni evine çağırdı. Eşi de öğretmenimizdi. Kapıdan içeri girer girmez “Seni Türk hocalar neden sevmiyorlar” diye sordu, özellikle kendisi de şiir yazan bir asistanın adını vererek. Meğer Fransız hocalar o yıl Fransa’ya gönderilmek üzere beni seçmişler; Türkler ise benim öğretmenlik yapacağıma inanmıyorlarmış; inandıkları birini seçmişler. Seçilseydim Yabancı Ülkelerdeki Fransızca Öğretmenleri Enstitüsü’nde öğrenim görecektim.