Üsküdar Üniversitesi Rektörü, psikiyatri profesörü Nevzat Tarhan, çok genç yaşında kanserden hayatını kaybeden güzeller güzeli Neslican Tay’ın ardından, “Neslican Tay kızımız çok çile çekti ama ümidini kaybetmedi. Ölümle yüzleşebilseydi, ölüm bilincine sahip olsaydı, seküler dünyanın dünyasallaşma rüzgârına kapılmasaydı, dinlerin hayata anlam katma ve teselli gücünden faydalanabilseydi hastalığı düşman gibi görmezdi diye düşündüm” diye tivitir mesajı döktürmüş.
***
Neslican Tay, ölümle harbi yüzleştiği için
“Ben bacaktan ibaret değilim”
diyebilecek yüksek hayat bilgi ve ilgisine, ölüm bilincine sahip
çok genç bir insan! Ama Nevzat Tarhan bunu anlayabilecek
entelektüel düzeyde biri değil.
Nevzat Tarhan’ın sandığının aksine, çağının
çağdaşı (seküler) bir dünya gerçekten yaşanılası bir dünyadır.
Dinler öteki dünyaya odaklı olduğu için hayata anlam katmak bir
yana “fani” saydığı hayatı anlamsızlaştır. Dinler, Marx’ın
da dediği gibi, sınıf bilincinden yoksun, kader mahkûmu insanın
tesellisidir, afyonudur. Aslına bakarsanız, bilimi, dinin teselli
gücünden umudu kesmiş insan başlatmıştır.
***
Nevzat Tarhan türü zihniyet yapısını çok iyi
biliriz: Freud’un peşinden giderek, İslamın aforoz
ettiği bir mesleği (psikanaliz) yaparlar, seküler (çağdaş) bilimin
ürünlerini Suudi ve selefi Araplar gibi kullanırlar; kadere
başkaldırı bilincinin ürünü olan ilaçları kullanırlar, reçetesini
yazarlar, sonrada “seküler” çarşafı altında laik dünyaya
bok atarlar.
***
Tektanrılı üç din de gerçek dünyaya sırtlarını dönerek öteki dünyanın övgüsünü, satışını yaparlar; “Bu dünyada çile çekin, yoksul ve aç kalın, öteki dünyada ödüllendirileceksiniz” derler. Tam anlamıyla cambaza bak siyasetidir. Her türlü sömürü, eşitsizlik, adaletsizlik, her türlü zillet karşılığı olarak düzmece bir cennet hayali sunarlar. Kuran’da tahminime göre yüzden fazla cennetle ilgili ayet vardır. Neslihan Tay’ın yitirdiği cennetin nasıl bir belde olduğunu Diyanet tercümesi örnekleriyle bilginize sunuyorum:
***