Karl Marx,
II. Napoleon’la dalga geçmek
için, “Çeyrek porsiyon Napoleon” der. İşin
içinde, kuşkusuz, özenme, özenti, taklit var. Demek ki yeğen
Napoleon, fil olmaya kalkışan kurbağa gibi amcasına öykünmeye
çalışmış ve işi berbat etmiş. Zaten etti!
Yetenekli biri olumlu bir örneğe özenip
başarılı olduğu zaman, taklit ettiği söylenemez, izinden gittiği
söylenir. Bu örnek çok enderdir. Yeteneksizler ve deliler hep kötü
örneklere özenir: Hitler,
Mussolini, Franco
gibilere.
***
Şimdilerde ortalıkta bir
Abdülhamid Han hayaleti dolaşıyor.
“Hayalet”in sevimli bir yanı var. Aslında
“Abdülhamid Han’ın hortlağı” demek gerekir.
Hortlak, yani mezarından çıkarak insanları korkuttuğuna inanılan
ölü, korkunç bir yaratık. Moda sözcükle “zombi”. Millet
“zombi”yi “aptal, bön, budala” yerine
kullanıyormuş, ama yanlış. Zombi düpedüz hortlak anlamına
gelir.
Uzun lafın kısası: AKP’nin şanlı “devr-i
felâket”ine meftun bit pazarı düşkünleri “Han”
dedikleri II. Abdülhamid hülyalarına dalıyor. Dalsınlar bakalım:
Sonunda, somut olarak karşılarında Abdülhamid’in hortlağını
gördükleri zaman ödleri patlayacak. Karşılarında bir Franketayn
(Frankenstein) yaratığını görünce, “Ulaa bu nedir!?” diye çil
yavrusu gibi dağılacaklar. Ulaaa, paranızı pul eden; ata mirası
malınızımülkünüzü satıp barlarda yiyen; şeker fabrikalarınızı satıp
kumara basan; Sümerbankınızı kumaya tapulayan; Telekomunuzu elin
Fellahına peşkeş çeken müsibettir, hortlaktır, zombidir.
Abdülhamid’in özenilecek yanı yok mu? Var! İmam
hatip yerine çağdaş okullar açmış adam. Ama bu hayırlı işini örnek
almıyorlar; siyasal İslamcılığına (Panislamizm)
özeniyorlar.
***
Bu gevezeliği, Cüneyt
Akman’ın Kahrolsun İstibdat Yaşasın
Hürriyet (Tekin Yayınları) adlı kitabını bir kez daha takdim
etmek için yazdım. 2 Kasım 2018 günü yayımlanan “Kahrolsun
İstibdat Yaşasın Hürriyet” başlıklı yazımı
“Okumaya ‘İslamofaşizmin tarih öncesi’ bölümünden
başlayın. Çok ilginç olur!” diye bitirdiğim anda şimdi
okumakta olduğunuz yazıyı düşünmeye başlamıştım.
Gerçekten ilginç: Cüneyt Akman, Osmanlı’nın
çöküş dönemini tasvir edip anlatırken AKP’nin tek adamlı
“Yükseliş Dönemi”nin (!) gerçekçi fotoğrafını
çekiyor. Ara Güler işi. O anlatırken bu yükseliş
döneminin bir “Yağma Hasan’ın böreği”, bir
“Han-ı yağma” (Yağma Sofrası) dönemi; beton
kalıplarının hapırküpür paylaşıldığı barbarlık dönemi olduğu
anlaşılıyor. Tevfik Fikret bu dönemi yüz yıl önce
şiirle söylüyordu: “Bütün bu nazlı beylerin ne
varsa ortalıkta say: / Soy sop, şeref, gösteriş,
oyun, düğün, konak, saray,/ Tüm sizindir efendiler,
konak, saray, gelin, alay;/ Tüm sizindir, tüm
sizindir, hazır hazır, kolay kolay.../ Yiyin,
efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin, /
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar
yiyin!”
***