Bugün de zuladan eski bir yazı çıkarıyorum, “Devriş mi, Derviş mi? (Dolmayı Gerçekleştirmek)” başlıklı yazı önce 13 Nisan 2001 tarihli Radikal Kitap’ta yayımlanmış sonra 2015 yılında Kaynak Yayınları tarafından basılan Gördüğünü Kitaba Yaz adlı kitabımda (s.57-59) yer almış. Yazı, cehaletin bilgiyi nasıl bozguna uğrattığının somut kanıtı. Başçavuşun eşeğinin yellenmesi misali. Buyurun cenaze namazına...
***
DOLMAYI GERÇEKLEŞTİRMEK
Bir başka ilginç özelliğimiz de var: Bir sözcüğün uzun süre aynı anlamda kullanılmasına katlanamayız. Biraz dinlenmesi için yerine başka bir sözcük kullanırız. Doğruları çok güç, yanlışları da kolayca öğreniriz. Kınamıyorum, hiçbir özelliği olmamaktan çok daha iyidir.
“Yapmak” fiilinin eskidiğini mi, yoksa yorulduğunu mu düşündüler, bilemiyorum. Yerine artık “gerçekleştirmek” fiili kullanılıyor. Herkese hayırlı olsun ama zavallı “yapmak” fiili tedavülden kaldırılan, piyasada dolaşım süresini doldurmayı bekleyen eski banknota benzetildi.
Yakında, Hacı Cezvet Efendi’nin oğlu avukat Devriş Bey’in “Hanım, pazar günü hacı babamlar geliyor, şöyle kocaman bir tencere dolma gerçekleştir” dediğini duyarsam hiç şaşırmam.
“Gerçekleştirmek”in büyüsü ne ki “yapmak” fiiline yüz verilmiyor. Belki de benim haberim yoktur, “yapmak” dinozorcadan (“Dinazor” diye yazan ellere, söyleyen ağızlara kurban olayım!) sayılmakta ve “gerçekleştirmek” de globalleşen, küreselleşen dünyamızın post-postmodern “trend”ine lacivert takım gibi yakışmaktadır.