Özdemir İnce Cumhuriyet Gazetesi

Dün bitmez dün bugündür

Süleyman Demirel’in “Dün dündür, bugün bugündür” cevizesi anlamsız değildir. Kuşkusuz düne bugün, bugüne dün demek mümkün değil. Bütün dillerde “zaman” üç...

01 Eylül 2019 | 103 okunma

Süleyman Demirel’in “Dün dündür, bugün bugündür” cevizesi anlamsız değildir. Kuşkusuz düne bugün, bugüne dün demek mümkün değil. Bütün dillerde “zaman” üç kavramla karşılanır: Dün, Bugün, Yarın. Ya da Geçmiş, Şimdi ve Gelecek. Geçmiş ve Gelecek sonsuz ve sınırsızdır. Bugün ve şimdi görecedir ama en kullanışlı haliyle bir salise ile 24 saat arasına sıkışmıştır. Günümüzde (yani şimdi) saliseden de kısa süreyi ölçen elektronik aletler var. Ama bir açıdan Şimdi de sonsuzdur. Üç zaman uç ucadır, iç içedir!

***

1950’lere kadar okullarda dilbilgisi (Gramer) diye bir ders vardı. Sonra tavsadı: Türkçe konuştuğumuza göre dilbilgisi öğrenmenin ne gereği vardı (!) Dil konusunda “konuşma” önemsenir. Hayır efendim, bir dili bilmek o dilde yazmaktır, yazabilmektir. Doğru konuşmak elbette yazmak kadar önemlidir. Bizler Tarzan filmleriyle büyüdük: “Angava Çıta”nın, “Buvana cucu”nun, “Siz bize tuz, biz size kız”ın ne anlama geldiğini biliriz. Tarzan, Çıta adlı şempanzeye “Haydi Çıta, yürü Çıta” (Angava Çıta) der. “Buvana cucu”, “Sahip, vahşi hayvan var” demektir. Sonuncusu ise “Siz bize tuz verin, biz size kız verelim, değiş tokuş edelim” anlamına gelir.

***

Dilbilgisi dersinde fiilin zamanlarının öğrenilmesi gerekir. Buna çekim tablosu denir. Örneğin “Gelmek” fiilinin bütün zamanlarını öğreneceksin, bileceksin. Kipler vardır: Haber kipi, dilek kipi, birleşik zaman kipi.
Yabancılar di’li geçmiş zaman ile miş’li geçmiş zaman arasındaki farkı çok zor öğrenirler. “Ali geldi” ile “Ali gelmiş”in arasındaki farkı. İyi Türkçe bilmeyen Araplar meramlarını hep birinci tekil şahısla dile getirirler. Beşiktaş’ta Ahmet adlı Mısırlı bir futbolcu vardı, “Bizim takım iyi oynamıyorum” derdi.
Geniş zaman da çok şenlikli bir zamandır. Tarihsel geçmiş zaman olarak da kullanılır: “Fatih, 29 Mayıs 1453’te İstanbul’u alıyordu”, “Fatih, İstanbul’u 29 Mayıs 1953’te aldı” anlamına gelir.
Birleşik zamanlar vardır: Geçmişte gelecek zaman gibi, edebi anlatımlarda kullanılır: “O henüz on yaşındaydı, zamanın değerini bir gün mutlaka öğrenecekti.” “Yaşındaydı” di’li geçmiş zaman çekimindedir; “öğrenecekti” ise “geçmişte gelecek zaman” çekiminde.
Biz çekim tablosunu ilkokul dördüncü sınıfta öğrenirdik. Şimdikiler öğreniyorlar mı? Bir de çarpım tablosu vardı. İlkokulun ikinci sınıfında öğrenirdik. 6 x 8 = 48 olduğunu ezbere bilirdik. Şimdikiler makineye bakıyor.
AKP kafasının, fiil çekimi ve sayı çarpım tablolarını bildiğini sanmıyorum.

***

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Müslümanlar arasındaki anlamsız itilaflar! 22 Kasım 2024 | 473 Okunma Atatürk sayesinde şampiyon 19 Kasım 2024 | 154 Okunma Erdoğan’ın gönüllü meneceri 17 Kasım 2024 | 218 Okunma Kürt sorunu muamması 15 Kasım 2024 | 274 Okunma Âlim kurtlar muallim kuşlar 12 Kasım 2024 | 126 Okunma