(Siyasal İslam, İslamlaşmış siyaset ve bunun doğal sonucu olarak partileşmiş din kendisine rakip istemez; kendini Tanrı buyruğuna dönüştürdüğü için de “şirk” (ortak) istemez; tek Tanrı, tek din, tek parti. Refah Partisi de bu gidişe engel olamaz. Din siyasetin eksenine oturduğu, siyaset dinin yörüngesine girdiği zaman kaçınılmaz bir sonuç bu. Bu arada meslekler de dinselleşmişse Hasan Sabbah’ın “Alamut fedaileri” de hazır demektir. Bütün Türkiye Sivaslaşmadan merkez sağ, politika ve tarih öğrenmelidir; merkez sağ politikacı “hacıağa”dan kentli beyefendiye, “davavekili”nden evrensel milletvekiline dönüşmelidir. Türkiye’nin geleceği, demokrasinin geleceği büyük ölçüde bu dönüşüme bağlıdır; Sivaslaşmamanın güvencesi bu dönüşümden geçmektedir. Eğer Sivaslaştırmak isteyenlerden değillerse!)
***
Okuduğunuz satırlar ilkin Varlık dergisinin 1994 yılının mayıs sayısında yayımlandı. Daha sonra Tarih Bağışlamaz (Varlık Yayınları, 1994) ve Yazmasam Olmazdı (Doğan Kitap, 2004) adlı kitaplarımda yer aldı.
***
Yazı yayımlanalı 25 yıl olmuş ama yazının iddiaları bugün çok daha geçerli. TBMM Başkanı Mustafa Şentop, çağının çağdaşı olamamış, dinden başka referansı olmayan siyasal İslamcı bir siyasetin temsilcisi. Bir devlet adamı değil, bir partizan. Mezun olduğu Tekirdağ İmam Hatip Lisesi’nin geleneksel mezunlar gününe katılan bu Mustafa Şentop, “İmam hatip liseleri milletin kendi değerlerini gelecek kuşaklara aktarabilmesi için milletin bulduğu bir formül olarak karşımıza çıkmıştır. Yine bu milletin inisiyatif almasına, millet devlet bütünleşmesine karşı çıkan unsurların da hedefinde çok ilginçtir imam hatip liseleri olmuştur. Bugün o 15 Temmuz darbe teşebbüsünü gerçekleştiren ihanet şebekesi FETÖ’yü hatırlayacaksınız. 1980’lerden itibaren karşı durduğu, karşı çıktığı eğitim kurumlarından birincisi imam hatip liseleridir. 28 Şubat’ta imam hatip liseleri bastırılmaya çalışıldığı zaman aslında önü açılan kurumlar FETÖ’nün eğitim kurumları olmuştur. Dolayısıyla imam hatip meselesini Türkiye’de bir idealin, bir fikrin temsili olarak, sembolik ismi olarak görmek lazım” (Hürriyet, 29 Temmuz 2019) demiş.