İnsanlığa yakışmaz, bencil bir atasözü var: “Her koyun kendi bacağından asılır!” B u atasözüne karşı kaç kez “Hayır efendim bütün koyunlar benim bacağımdan asılır!” diye yazmışımdır. Çünkü taa 1955 yılında Dostoyevski’nin “Her insan herkes karşısında her şeyden sorumludur” dediğini Jean-Paul Sartre’ı okurken öğrenmiştim. Bizim kuşağımızın yazar ve sanatçıları kendilerini herkes karşısında her şeyden sorumlu hissetmişlerdir. Bu nedenle bizler, “yetkisi sınırsız” ama “sorumluluk bilincinden yoksun” AK P’nin akıl ve etiğini uygar insana yakıştırmayız. Düşünün ki bu ülkede 16-17 yıldır başbakan ve cumhurbaşkanı olan, yetkisi sınırsız bir siyaset adamı, hal ve gidişine bakarsak, hiçbir felaketin, olumsuzluğun sorumlusu değil. Kartal’da yıkılan sekiz katlı binanın sorumluları ise temel ve kolonları kemiren pireler, bitler ve karıncalar!
***
10 Şubat 2019 tarihli Cumhuriyet’te
yıllardır atama bekleyen, hayvansever bir öğretmenin intihar
ettiğini okudum:
“Çorum’da, atama bekleyen
İngilizce öğretmeni Halil Mustafa Bozkurt
(32) bağ evinde kendisini tavana iple
asarak yaşamına son verdi. Önceki gün
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un da
katıldığı törenle 20 bin sözleşmeli
öğretmenin ataması yapılmıştı. Çorum’da Halk
Eğitim Merkezi’nde İngilizce öğretmenliği
yapan Halil Mustafa Bozkurt’tan haber
alamayan arkadaşları, öğretmenin bazı
günler dinlenmek için gittiği Çomar Barajı
yakınlarındaki bağ evine bakmaya karar
verdi. Eve giden arkadaşları Halil Mustafa
Bozkurt’u tavana iple asılı halde buldu. Olay
yerine giden sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde
genç öğretmenin hayatını kaybettiği belirlendi.
Jandarmanın evde yaptığı incelemede ise
‘Köpeklerime iyi bakın’ yazılı not
bulundu.”
***
H. M. Bozkurt 32 yaşında olduğuna göre bütün
öğrenimini AK P iktidarı döneminde yapmış.
Diyelim ki 1960 yılında, bir Eğitim
Enstitüsü’nden ya da Yüksek Öğretmen Okulu’ndan mezun olsaydı,
diploma almasının üzerinden bir ay geçmeden bir ortaokul ya da bir
liseye ataması yapılır; 32 yaşına geldiğinde 8-9 yıllık kadrolu
öğretmen olurdu. Tersi mümkün değil. Çünkü, o zamanlar, öğretmen
okullarına, ihtiyaç sayısına göre öğrenci alınırdı. Ciddi
okullardı; göz külleyen diploma fabrikaları değildi.
***