Laiklik’in sadesi, orta şekerlisi, az
şekerlisi, şekerlisi olmaz; demokratik olanı/olmayanı olmaz;
ılımlısı/ılımsızı olmaz; laiklik dinle güreştirilemez, dinden
icazet almaz… Uzatmaya gerek yok: Göklerin egemeni dindir;
yeryüzünün egemeni laikliktir. Laiklik göklere karışmaz ama din
kurumu esnafı, yeryüzüne ve nimetlerine (para, siyaset, iktidar
vb.) pek meraklıdır.
Laiklik ve din aynı mekân ve zamanda etkin
olarak bir arada bulun(a)maz. Egemen din, mezhep ve cemaat öteki
din, mezhep ve cemaatleri ezmek, yok etmek ister. Laiklik varsa bu
amacına erişemez. Ama laik devlet hiçbir din, mezhep, tarikat ve
cemaatin özel koruyucusu değildir.
Henri Pena-Ruiz Tanrı ve
Marianne (Dieu et Marianne) adlı kitabında bu durumu
ahmakların bile anlayacağı şekilde anlatır: “Laiklik,
Fransa’da, inançlı Protestanları ve Yahudileri özgürlüğüne
kavuşturdu” (s.236) Yani Katoliklerin baskısından kurtardığını
söylüyor. Şimdi, 3.5.2008 tarihli Hürriyet gazetesinde yayımlanan
bir yazımı hatırlayalım:
***
‘Demokratik laiklik’
safsatası
Laikliğin bilimsel tanımını nasıl yaparsak
yapalım, bu tanıma şu son cümleyi eklemezsek tanım eksik kalır:
“Laiklik, devleti, bireyi ve toplumu
dinlerin (her dininin) saldırısına karşı
eşit oranda korumak zorundadır.” Bu cümlenin
başına en klasik tanımı koyalım: “Laiklik
din ve devlet işlerinin ayrılmasıdır.”
Güzel! Ama birinci cümleyi bu cümlenin arkasına
eklemezsek, laiklik iğdiş edilir.
***
Demek bir de “Demokratik laiklik”
var imiş?.. Laiklik kuşkusuz ne bir din ne de ideolojidir. Ama
tarafsız tanım yapmak zorunda olan sözlüklerde, laiklik,
“Kurumlara dinsel olmayan bir nitelik
vermeyi amaçlayan öğreti” olarak tanımlanmaktadır. Yani
okulların, adaletin ve öteki toplum ve devlet kurumlarının dinsel
referanslardan arındırılmasını amaçlayan ilkedir. Cumhuriyet
devrimlerinin dayanağı olan ilke.
Bu ilke ya uygulanır ya da uygulanmaz!
Uygulamanın da “demokratik”i, “antidemokratik”i
olmaz. Safsata ve mugalatadır! Pasif (edilgen) laiklik yoktur;
laiklik aktiftir (etkendir).
Laiklikte “kız oğlan kız ama altı aylık
gebe” durumları olamaz. Saf-kurnaz tilkiler bu durumu
“laik sofuluğu” olarak sunmak istiyorlar ki laikliğe
sofuca bağlı olmadan laik devlet ve toplum varlığını
sürdüremez.
***