Daha kuruluş döneminde ayarı bozuk olduğu
için geri kaldı. Hz.Peygamber’in eceliyle ölümünden sonra dört
halife geldi: Ebubekir, Ömer,
Osman ve Ali. İlk halife Ebubekir
dışında öteki üçü öldürüldü. Ömer’i bir Hırıstiyan, Osman ve Ali’yi
bizzat Müslümanlar öldürdü. Şunu iyi bilelim: Her din bir siyasal
partidir; siyasal partilerde olduğu gibi içinde fraksiyonlar,
klikler ve hizipler vardır. Sadece isimler değişiktir: Bunlara
mezhep, tarikat ve cemaat denir. Bunlar mensubu oldukları dini
mükemmelleştirmek için değil, iktidar, dünya nimetleri ve servete
sahip olmak için ortaya çıkmıştır.
Bu girişten sonra zuladan eski bir yazımı
çıkartıp ibretlik bir alıntı yaparak devam edeceğim:
***
Yeni bir Soğuk Savaş
(1)
Meğer ben yıllardır İslam düşmanı imişim de
bundan haberim bile yokmuş; meğer ülkenin bütün geçmişi karanlık
uyanıkları biliyormuş gerçeği. İlan ederek yüzüme
vuruyorlar.
Meğer ülkenin bütün “Komünizmle
Mücadele Dernekçileri”, Milliyetçi Mukaddesatçıları,
Türk-İslamcıları, tarikatçıları, ezcümle laik Cumhuriyetin bütün
düşmanları gerçeği (!) biliyorlarmış.
Ne yaptım ben? “Kuran’ın
inmesinden bu yana yapılan bütün bilimsel keşiflerin
kutsal kitapta yeri olduğu” iddialarının gülünç
olduğunu yazdım. Kuran’dan önce yapılan bütün bilimsel keşiflerin
yerinin “nerede” olduğunu sordum. Örneğin tekerleğin
keşfinin, evcil hayvanların neredeyse tamamının
evcilleştirilmesinin nerede yeri var?
Düşünelim: Evcil hayvanlar Bereketli Hilal’de
yani Suriye, Irak ve Türkiye’nin güneydoğusunda evcilleştirildi.
Sulu tarım gene bu bölgede uygulanmaya başladı. Peki bu bölge
günümüzde neden geri kalmış? Bunu da sordum.
***
Başka bir şey daha sordum? Kuran
Hz.Muhammet’e ciltli ve birinci hamura basılı
olarak inmedi. Hz.Muhammed inen vahiyleri söyledi, söylediklerini
Vahiy Kâtipleri değişik maddelerin üzerine yazdı ve hafızlar
tarafından ezberlendi. İnen ayetler Hz.Muhammet hayattayken Kitab
halinde toplanmadı, yakınlarının ellerinde toplandı.
Hafızların savaşlarda ölmesi yüzünden ayetleri
ezbere bilen hemen hemen kalmadı, hafız ezberleri arasında da
farklar vardı. Bunun üzerine Hz.Ömer’in önerisiyle ayetlerin
toplanmasına ve Kitab (Mushaf) haline getirilmesine karar verildi
ve olanlar işte o zaman oldu. Derlenen ayet toplamında uyuşmazlık
çıktı. Eyaletlere gönderilen Kuranlar arasında farklar vardı.
Örneğin Irak ve Suriye nüshalarında çelişkiler vardı. Ve bu da iki
mezhebin ortaya çıkmasına yol açtı. Bu da yetmedi yorumlar üzerine
tarikatlar çıktı.
Ben de bir ayetin içeriğinin Tanrı’nın adalet
ilkesini zedelediğini, bunun derleme sırasında yapılan katkılardan
kaynaklanabileceğini yazdım.
Adamın biri(2) beni “İslam
Düşmanı” komünist olmakla suçladı. Olup-olmamayı bir yana
bırakalım, komünizm artık yasalarımızda suç olmaktan çıktı.
Türkiye’de bir partisi bile var. Kuran’dan komünizm çıkarmak benim
ilkelerime aykırı. Çünkü kutsal Kuran’ın yeryüzü işlerine
karıştırılmasına, bu işlere referans yapılmasına karşıyım ve bu
nedenle de “laik”im. İnsan haklarını, özgürlük
sorunlarını, emek/sermaye ilişki ve çelişkilerinin Anayasa
ve yasaları ilgilendirdiğini savunurum
(...).
***