Kürt milliyetçileri Paris Konferansı’ndan
(1919) bu yana bağımsız devlet ister. Bunun gerçekleşmesinin
güçlüğünü görenler Federasyon ya da Özerklik’e razı olur.
Kimilerinin öyle, kimilerinin böyle düşünmeleri elbette haklarıdır.
Ama AKP yetkililerinin taa Federal Almanya’ya gidip inceleme
yapmaları, ortak akılsızlık illetine yakalanmış olmanın en belirgin
kanıtı sayılabilir.
Bu konuda yazdıklarımın bir bölümü Hürriyet’te
(2000-2009), bir bölümü Aydınlık’ta (2012-2013) yayımlandı ve bu
yazılar Türkiye’in Sırat Köprüsü Açılım Masalı
(Tekin Yayınları, 2015) adlı kitabımda yer aldı. Alçakgönüllü
olmaya hiç gerek yok: Konuyla ilgilenenler, bu kitabı okuyup
incelemezlerse eksikli kalırlar.
***
Bu işin lâmı cimi yok!
(1)
Gerçekleri ve doğruları özgürce yazdığım için,
İslam düşmanıyım, Ermeni düşmanıyım, AKP düşmanıyım, Kürt
düşmanıyım(!)... Bugün Kürtçülük düşmanlığı günüm, izninizle biraz
düşmanlık yapacağım! Artık Kürtçülerin işine karışmamayım diyorum
ama olmuyor. Öylesine zırvalıklar söylüyorlar ve yapıyorlar ki
istemesem de, bıkmış olsam da söz almak zorunda
kalıyorum.
***
Nerede demokrasi yoksa orada elit (seçkin)
düşmanlığı vardır. Seçkin (elit) yüksek nitelikli demektir.
“Mümtaz sima” demektir. Öyle torpille, halkın oyu ile
seçkin olunmaz. Seçkin olmak için tahsil ve terbiye, bilgi ve
görgü, ahlak ve etik, uzgörüşlülük ve daha nice erdem gerekir. Bir
seçkin ol(a)mama örneği mi istiyorsunuz, alın size Diyarbakır
Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir. Bay
Baydemir bir Alman parlamentere “Bildiğim
kadarıyla Almanya’nın 16 eyaleti var.
Eyaletlerin var olması Almanya’yı böldü
mü?” diye sormuş ve bu vesile ile bir kez daha özerklik
çağrısı yapmış! (Vatan, 20.08.10)
İki gözüm kör olsun ki özerklik çağrılarına
karşı değilim. Federasyona da karşı değilim, ayrı devlete de! Ama
desteklemem! Ben bilgisizliğe, özensizliğe, halkı yanıltmaya
karşıyım!
Bay Baydemir’in lafına bakılırsa Almanya,
Türkiye gibi bir üniter devletmiş, biri eline bıçak alıp karpuz
gibi 16’ya bölmüş, Bay Baydemir bildiği kadarıyla
böyleymiş.
Siyasal seçkin “bildiği kadar”ıyla
bilmez, “bilmesi gereken”i bilir.
***